Highlights

  • 1956’dan itibaren Cumhuriyet Halk Partisi’nin araştırma bürosunda çalıştı. Ulus gazetesinde, Akis ve Kim dergilerinde yazılar yazdı. 27 Mayıs Darbesi’nden sonra CHP’den Temsilciler Meclisi ‘ne üye seçilen Avcıoğlu, 1961 Anayasası’ nın hazırlanmasına da katkıda bulundu. 1960-61 ‘de Vatan ve Ulus gazetelerinde yazarlık, Ankara Radyosu ‘nda dış haberler yorumculuğu yaptı. (Location 6)
  • Avcıoğlu, teorik çerçevede Osmanlı’nın tahlilini yaptıktan sonra ekonomik ve sosyal elverişliliğe karşın kapitalizmin Anadolu’ da neden gelişemediğini inceler “Türkiye’nin Düzeni”nde. (Location 66)
  • Avcıoğlu’nun “Neden kalkınamadık, nasıl kalkınırız?” sorusunu, “Bu düzen nedir ve nasıl değişir?” sorusuyla eşanlamlı kabul etmesinden kaynaklanmaktadır. (Location 71)
  • Akdeniz adaları ve İtalya, açlıktan ölmemek için Türk buğdayına muhtaçtı.2 Kraliçe Elizabeth, Türklerin yün boyama tekniğini çalmak ve İngiltere’ye Türk işçileri kaçırmak amacıyla İstanbul’a ajanlar gönderiyordu. (Location 92)
  • Osmanlılarda merkezi bir devlet yapısı ile toprakta devlet mülkiyetinin varlığı ve bir aristokratik hiyerarşinin olmayışı, “sipahi”nin “senyör” den çok memura, “reaya”nın ise “serf”ten çok “hür köylü”ye benzetilişi, tarihçilerimizi böyle bir düşünceye itmektedir. (Location 98)
  • Behice Boran’a göre, Osmanlı düzeni, mahalli feodaliteyi dahi tasfiye edememiş bir “merkezi feodalite”dir. (Location 104)
  • Esasen Batı’ da da senyör, önceleri memur niteliğinde idi. (Location 107)
  • O zamanlar Doğu tarihi üzerine Batı’ da çok az şey biliniyordu. Bu kıt bilgiye dayanarak, Marks ve Engels, ilkin, Doğu toplumlarının geride kalmalarının nedenini, özel toprak mülkiyetinin olmayışında gördüler. (Location 116)
  • Fransız yazarı François Bernier (1625-1688), T ürkiye, İran ve Hindistan’ da özel toprak mülkiyetinin olmadığını söylüyordu. Bunu okuyan Marks, 2 Haziran 1853’te Engels’e “İşte Doğu cennetinin gerçek anahtarı” diye yazıyordu. (Location 118)
    • Note: Cennet?
  • Bu otarşik köylerin, kendi aralarında hiçbir alışverişi yoktur. Şehir de, köy topluluklarına dayanan ekonominin bir parçası değildir. (Location 135)
  • Birbirleriyle bağlantısı olmayan otarşik köy topluluklarının tepesinde, üretim fazlasının bir kısmını alan ve sulama vb. gibi bölge ölçüsünde gerçekleştirilebilecek görevleri yerine getiren bir üst topluluk (mesela devlet) bulunmaktadır. (Location 140)
  • Asya tipi, bu özelliği ile, kadim ve Cermen tiplerine oranla, evrime çok daha az elverişlidir ve İnsan’ın kökenlerine 13 Levent Şahverdi Arşivi en yakın bulunan ve adeta uygarlığın tarihöncesine ait olan bir üretim tarzını temsil etmektedir. (Location 145)
  • XV. ve XVI. yüzyıllardaki T ürk toplumu, Asya Üretim Tarzı taraftarlarının ileri sürdükleri gibi, gerçekten evrime çok az elverişli ve “Asya’nın binlerce yıllık durgunluğuna mahkum” bir düzene mi sahipti? Şimdi bunu görelim: (Location 164)
  • Köylünün toprağa bağlılığı esastır. Toprağa bağlılık, ekonomik baskının dışında, ekonomik olmayan çeşitli zorlama tedbirlerle sağlanmaktadır. (Location 175)
  • Daha Selçuklular zamanından başlayarak hanlar ve kervansaraylarla donatılmış geniş bir yol şebekesi, yaygın bir posta ve güvenlik sistemi (Location 186)
  • Prof. Hasan Reşit Tankut, bu ticari faaliyetin geniş bir şehirlerarası işbölümüne, yani uzmanlaşmaya yol açtığını yazmaktadır: ” … Gaziantep’te ayakkabıcılığa ehemmiyet verilmişti. O zaman Antep’te herkes yemeni, çizme ve her neviden ayakkabı yapardı. Çünkü kervan onu istiyordu. (Location 201)
  • Maraş’ ta demir sanayi himaye edilmişti. Nal, mıh, çivi, zincir, gem, silah ve kervanlar için gerekli her nevi demir avadanlığın yapılma ve işlenme merkezi orası idi. (Location 204)
  • Konya ve Afyon’a kadar olan sahada keçecilik vardı. Ankara’nın meşhur Ahi esnaf teşkilatı, büyük kervanların deri ve demirden yapılır malzemesini hazırlıyordu. Sivas taraflarında şal, çerim ve Uşak taraflarında halı, seccade dokunuyordu.”16 (Location 206)
  • Derbent örgütü, yol ve köprülerin iyi halde bulundurulması kadar, tüccarın can ve mal güvenliğini de sağlamaktaydı. “Derbentçiler, bulundukları yerlerde hiç kimsenin canına ve malına zarar gelmeyeceğini, aksi halde zararı tazmin edeceklerini”17 taahhüt eyliyorlardı. Her 30-40 kilometrede bir kervansaray, ayrıca hanlar vardı. Vergiden muaf tutulan birçok köy, derbentçilik yapmaktaydı. (Location 212)
  • 1608-1619 yıllarında Anadolu’yu dolaşan Polonyalı Ermeni Simeon, bin haneyi aşan Sivas köylerinden söz etmektedir.22 (Location 223)
  • İslam ve Kapitalizm’in yazarı Maxime Rodinson’a göre, Müslüman alemi içindeki ticari ilişkilerin yoğunluğu, “o zamana kadar görülmemiş boyutlarda bir cins dünya pazarı” teşkil etmiştir. “Mübadelelerin gelişmesi, gerek tarım, (Location 230)
  • M. Rodinson, “kapitalistik sektör” deyimiyle, prekapitalist düzen içinde gelişen ticari ve mali sermayenin hakim olduğu sektörü kastetmektedir. ([slam et Capitalisme, Paris 1966, s. 71-72). Türkçe çevirisi 1978 yılında Hürriyet Yayınlan tarafından yayımlanmıştır. (Location 235)
  • Bursa’nın fethinden bir buçuk yüzyıl sonra, Rumlar köylerde çoğunlukta oldukları halde, Türkler şehirde çoğunlukta idi.25 (Location 244)
  • Yani XVII. yüzyıl başında İstanbul, dünyanın en büyük şehridir. Londra ve Paris’in nüfusları, İstanbul’un ancak yarısı kadardır. (Location 249)