Note

gobeklitepe, stonehenge, atlantis, piramitler derken guzel bir bolum

Highlights

  • 2024-10-11 11:36 Mesela bunların en ünlülerinden bir tanesi bir kayıp kıta olduğu söylenen Atlantis. Siz kitapta uzunca anlatıyorsunuz aslında bu Platon’un ortaya attığı ve Yunan toplumuyla daha kötü örgütlenmiş ve kötü alışkanlıklara sahip olan bir başka toplumu kıyaslayıp Yunanları övmek için uydurduğu bir karşı toplumun üzerinde yaşadığı kara parçası diye özetliyorsunuz siz bunu. Pek çok emareler olmasına karşın hala Atlantis var mı yok mu nerede muamması devam ediyor. Bu bu kadar güçlü bir muamma mı ya da gücü nereden geliyor?

  • 2024-10-11 11:36 Bu konu popüleritesini korudukça bir şeyler de üretilmeye devam ediliyor. Yani üstüne bir şeyler konuyor. Bir yazar işte bakıyorum bu konu tuttuktan sonra diyor ki ben de bununla ilgili bir şey üreteyim. Ben de işte bunun popülaritesini koruyayım. Şu anda mesela geçmişte yaşayan çok gelişmiş uygarlıklar olduğuna dair teorileri de buna bağlayanlar da var. İşte Atlantis de bunlardan biriydi vesaire gibi. Ama bunların hepsi aslında komplo teorisinin bir temel dayanağı gibi. Yaklaşık 2500 yıl önce Platon’un anlattığına dayandırınca biraz daha böyle somut bir şey dayandırmış gibi olsa da aslında buna dair bir somut kanıtımız hiç bir kanıtımız yok. Hatta bunun yerine dair de çok fazla spekülasyon var değil mi? Bu kayıp kıta dünyanın her yerinde geziyor anladığım kadarıyla. Yani Atlantik Okyanusu’nun Afrika kıyılarından tutun, Büyük Okyanusa kadar pek çok yerde görüldüğü söyleniyor. Evet aslında Pluton bunun Küçük Asya ve Libya’nın toplamından daha büyük olduğunu söylüyor. söylemişti ve Herakles sütunlarının hemen ötesinde yer aldığını söylemişti. Bu Herakles sütunları diye bahsedilen yer de antik dönemde Cebelitarık boğazı ama şu an orada bir şey bulunmadığı gibi işte araştırmacılar hala bu Atlantis’in nerede olabileceğine dair ya da işte arkeoloji sevdalıları diyeyim Atlantis’in nerede olabileceğine dair çeşitli yerleri araştırıyorlar. Yani geçmişte de suyun altına gömülmüş birçok yerleşim var aslında. Birçok ada var, yerleşmeler var, işte denizin altına gömülmüş olan, başka yerlerin altına gömülmüş olan. Ama bunların hiçbirinin Atlantis’le bağlantılı olduğuna dair elimizde bir kanıt yok. Çünkü Platon’un Atlantis’e dair verdiği tarihler de pek tutmuyor o dönemde. Mesela Platon diyor ki işte altın ve zenginlik içinde yaşıyorlardı vesaire. Ama Platon’un verdiği tarihlerde herhangi bir altını bırakın, herhangi bir metal bile yokt

  • 2024-10-11 11:34 Ama işte hala nasıl yapıldığı çözülemedi vesaire gibi konular toplumda yanlış karşılık buluyor gibi hissediyorum bu noktalarda. Çünkü işte şu anda mesela Mısır piramitlerindeki o devasa taş blokların nasıl taşındığına dair elimizde kanıtlar var. Yani bu piramitlerin yapımında çalışan işçilerin kayıtları elimizde, ne aldıkları elimizde, hatta günlükler bile bulundu. Bu taşların da büyük ihtimalle Nil’in günümüzde kurumuş olan kollarıyla, su yoluyla piramitlerin yakınına kadar taşındığını biliyoruz mesela. Hatta orada inşaatlara çalışanların ne yedikleri, ne içtikleri, neyle ödüllendirildikleri bile kayıtlara geçmiş. Tabii bunu o dönemdeki Mısır halkı, Vatani bir görev olarak görüyorlardı. Bu Firavun’un bir isteğiydi ama aynı zamanda vatani bir görevdi. Dolayısıyla mesela çok uzak yerlerden geliyordu bu işçiler ve bunu bir gururla da yapıyorlar. Çünkü aynı zamanda bu toplum içinde bir prestij meselesiydi piramitlerin yapımında çalışmak. Uzak yerlerden geliyorlardı. Ve belki de köylerinde beslendiklerinden çok daha iyi besleniyorlardı piramit yapımında. Çünkü onlar piramitlerin yapımında çalışan, olvi bir görev icra eden işçilerdi. Ona göre değer görüyorlardı ve bu isteyerek geliyordu. Bir de gülüp bira istihkakı varmış. Yani o zamanın birası bildiğim kadarıyla bugün bildiğimiz kadar sıvı, daha yoğun bir şey. Daha yoğun ve doyurucu özellikleri olan, evet aynen. Bir şey ama şimdi ayrıntısını unuttum, okumuştum. Böyle hiyerarşik olarak günlük bira istihkakı artıyor. Evet, evet. Mesela günlük bulduk demiştim az önce. Onunla ilgili bir örnek vereyim. Merer diye bir denetleyici diyebileceğimiz bir adamın günlükleri gün gün kaydetmiş neler yaptıklarını. Mesela bir işçi grubuyla beraber çalışıyor.

  • 2024-10-11 11:35 Yani aslında her şeyin başlangıcı şöyle diyebilirim herhalde. Bugün olduğu gibi o günde de Defineciler vardı, yağmacılar vardı. Mezarları, insanlarla birlikte gömülen değerli eşyaları çalıyorlardı. Ve bu bugün olduğu gibi o gün de problemdi. Dolayısıyla zengin, elit ya da yönetici kişiler Antik Mısır’daki mezarlarındaki eşyaları korumanın yöntemlerini arıyorlardı. Bunun arayışı içindelerdi. Ve zengin ve paralı olunca bunun için farklı yöntemler deneme şansları da oluyordu tabii. Bunun için önce mesela Mastaba adı verilen bir sisteme geçtiler. Mastaba böyle topraktan dikdörtgen şekilde yükseltilmiş mezarlardı. Biraz daha koruma sağlıyordu. Ama yağmacılar bunun da yöntemini çözüp yukarıdan girmeye başladılar. Daha sonra Mastaba’yı böyle kat kat yapan bir firavun var mesela. O biraz daha piramit formuna yaklaşıyor diyebiliriz. Sonrasında bu kat kat yapılan dikdörtgen platformların üstünü daha pürüzsüz bir forma getirerek aslında ilk piramitleri görüyoruz o zaman.

  • 2024-10-11 11:33 Peki bu konudaki en klasik soruyu da sormadan atlamayalım. Madem uzaylılar yapmadı, nasıl oluyor da hem Mısır’da hem Meksika’da aynı piramitleri görüyoruz sorusu. Sorulmadan geçilmeyecek soru. Bunun da aslında basit bir açıklaması var. Buna önce bir şeyle örnek vereyim. Bu da çok internette gezen bir sansasyonel haber. İşte bu kabartmalarda, antik kabartmalarda vesaire böyle çanta benzeri bir şey tutan kral betimleri görüyoruz. İşte bu çantalar neden her yerde aynı, tüm kıtalarda aynı? Neden hep aynı çantayı taşıyorlar? Yani bazı şeylerin çok pratik nedenleri var aslında. Çanta aslında taşıyıcı bir kap ya. Zaten bu insanlar çömlek yapıyordu vesaire yapıyordu. Neyin ne şekilde taşınabileceğine dair pratik bilgileri vardı. Dolayısıyla bu çantaların birbirine benzemesi çok doğal geliyor bana. Yani bunları ne kadar ayrıştırabilirsiniz? Günümüzdeki taşıdığımız el çantaları bile onlara benziyor. Aradan 4.000-5.000 yıl geçmesine rağmen. Piramitler için de aynı şey geçerli. Eski insanlar, biliyorsunuz mimari aynı zamanda bir propaganda aracı. Bu propaganda aracı… Ne kadar büyük, anıtsal olursa o kadar büyük bir propaganda demek yaptıran kişi tarafından, yönetici tarafından. İnsanlar büyük yapılar yapmak istiyorlar ama bugünkü gibi bir mühendislik, mimari, bilim olmadan büyük, anıtsal yapılar yapmak çok zor. Dolayısıyla kolay yolu bunun nedir? platformlar üzerinde birbirinin üstüne yükselttiğiniz zaman biz buna bugün primit diyoruz. Ama o gün, o dönem şartlarında bir yapıyı büyütmenin en kolay yolu buydu ve bunun açıklaması bu kadar basit aslında.

  • 2024-10-11 11:34 Kleopatra’nın mezarı mı? Kleopatra’nın mezarı olabilir ama ondan benim de merakla beklediğim bir şey var. Yine Mısır özelinde diyebiliriz bence buna çünkü büyük ihtimalle Mısır’da gömülü. İskender’in mezarı. Ben ölmeden bulunabilirse çok sevinirim ama yağmalanmış ya da modern şehrin altında artık yok olmuş olma ihtimali de çok yüksek. Ama eğer ki duruyorsa umarım biz ölmeden görebileceğimiz şekilde ortaya çıkardık. Cengiz Han’ın da mezarı yok galiba. Evet evet Cengiz Han’ın da mezarı yok.

  • 2024-10-11 07:29 Yani öbür dünyada gerekli olabilecek askeri, eğlendiren hokkobazları, akrobatları falan taştan yaptırıyor ama gerçek kadınlarla birlikte gömülüyor bildiğim kadarıyla.

  • 2024-10-11 11:37 Anadolu dedik ama biz bu kaydı yapmadan birkaç gün önce İstanbul’un göbeğinde Kurtuluş’taki Ermeni mezarlığında gündüz vakti kazı yapan iki kişi yakalanmıştı ellerinde haritayla yani. Baya Metropol’ün göbeğinde gündüz vakti. Haritaya da ciddi bir para vermiş olduklarını tahmin ediyorum. Muhtemelen. Zaten aslında orada da nasıl diyeyim böyle bir pazar var. Birileri işte köye gidiyor. Diyor ki ben şu kadar altın buldum. Devamı da var ama çıkartacak param yok işte

  • 2024-10-11 07:33 Göbektepe avcı toplayıcıların yaşadığı bir yer. İnsanlar buraya yılın belli bir döneminde geliyorlar, toplanıyorlar.

  • 2024-10-11 11:35 Yani yabani hayvanı alıyorlar, yabani bitki topluyorlar, bu şekilde yaşamlarını sürdürüyorlar ama kesinlikle besin üreticiliği yok henüz o dönemde. Proto-tarım toplumu. Evet, belki öyle diyebiliriz. Yani bu bilgiye sahip olsalar bile henüz daha bunu pratik olarak, devamlı, sürekli olarak yapmadıklarını biliyoruz diyebiliriz

  • 2024-10-11 11:35 Orada gizem deyince Göbekli Tepe’nin zaman içinde toprak altında kalmadığı, oranın yerleşimcileri tarafından gömüldüğü yönünde de bir takım iddialar vardı. Siz onu nasıl görebiliyorsunuz? Evet, Anadolu’nun Neolitik döneminde birçok görülen bir uygulama bu. Yapıların belli bir zamanda kullanımların sona erdiği düşünülüyor ve bu yapılar kasıtlı olarak gömülüyor. Daha sonra üstüne yenisi inşa ediliyor. Bunun bir örneğini Çatalhöyük’te de görüyoruz mesela. Orada anısal yapılar olmasa da, konutlar belli bir aşamadan sonra gömülüyor, düzleniyor ve üstüne yenisi yapılıyor. Göbektepe’de de durum buydu. Tam olarak ne zaman olduğunu bilmiyoruz bunun. Ne oluyor da bu yapıları gömmeye karar veriyorlardı? Hangi olaydan sonra? İşte bir lider mi ölüyordu? Mevsimsel bir şey mi oluyordu? Ya da bir ritüelistik, onun zaman aralığı neydi? Tam bilmiyoruz bunu. Ama bir şey oluyordu ve o olaydan sonra bir yapının işlemini bitirdiği düşünülüyordu.

  • 2024-10-11 11:33 Çok taze bir yeni gelmiş haber vardı. Stonehenge’in taşıyla ilgili bir araştırmada bulgular ortaya çıkmış ve bütün hikaye değişmiş. Çünkü Taş İskoçya’dan gelmiş. Bunun da önemi ne? Yani şöyle diyebilirim. Şimdi Göbektepe’den sonra hemen son ayınca geçtiğimiz için öncelikle çok karşılaştırılan iki alan bu. Çok kıyası yapılıyor dünyada bunun nedense. Onu hem anlamıyorum hem anlıyorum gibi bir durum var. Şimdi Göbektepe ile Stonehenge çok kabaca baktığımızda birbirine azıcık benziyor. Yani işte dikili taşlar var. İkisinde de dikili taşlar var. Ya da ikisi de böyle dairesel yapılar şeklinde. Ama arada binlerce yıl var. Bu birincisi. İkincisi, arada çok uzak mesafe de var aynı zamanda. Stonehenge, İngiltere’nin Neolitik dönemi. Göbektepe, Anadolu’nun Türkiye’nin Neolitik dönemi. Göbektepe çok daha eski. çok çok daha eski. Dolayısıyla böyle bunlar kıyas yapılabilecek şeyler değil

  • 2024-10-11 07:39 Başlangıçta atıfta bulundum ama bu konuyla ilgili daha fazla şey okumak isteyenler bir, yazdığınız Arkeofili kitabına başvurabilirler. Hakikaten popüler bir şekilde konuyu anlatan ve herkesin anlayabileceği bir dille yazılmış bir kitap.