Highlights

  • 2023-12-30 00:18 Neden bazı ülkeler ileriye doğru gitti de bazı ülkeler bir ortaçağ ülkesi gibi kaldı? Bu soruların cevabını tarihte Great Divergence başlığı ile incelerler. Yani büyük makas açılması. Ne oldu da medeniyetler arasındaki makas açıldı ve kadim medeniyetler bir süre sonra eskinin simgesi haline geldi ve modern dünyaya dahil olamadı?

  • 2023-12-30 00:18 Şimdi bu toplumlar arasında farklılık sadece coğrafyadan mı kaynaklanıyor? Daron Acemoğlu’na göre bu tez çok geçerli bir tez değil. Ulusların Düşüşü kitabında şunu anlatıyor. Aynı coğrafyada yaşayan ve sınırları arasında çok azcık bir mesafe olan ülkeler arasında bir de çok ciddi farklılıklar var. Bunu nasıl açıklayacağız o zaman?

  • 2023-12-30 00:19 Acemoğlu’nun tezi şu, aradaki fark her bir medeniyetin yöneticileri tarafından ne kadar sömürülerek, ne kadar kaynakların halka aktarılarak yönetildiği ile alakalıdır. Aradaki en temel fark budur diyor. Yani kaynakların zenginliği son kullanıcılara, vatandaşa ne kadar dağılır ya da ne kadar bir grup elit içinde bunlar bölüşülür ve sömürülür. Bununla alakalıdır diyor büyük oranda ve bunu da çeşitli kriterlere dayandırıyor. Eğer bir ülkede hukukun üstünlüğü varsa, eğer bir ülkede insanlar malına mülküne, padişahın, kralın, başkanın, başbakanın bir gün içinde el koymayacağını, koyamayacağını biliyorsa, Eğer bir ülkede insanların özgür girişim yapma, özgür yatırım yapma ve serbest rekabete ulaşma özgürlüğü varsa, o ülkede demokrasi de, bireysel haklar da, ekonomi de daha iyi bir şekilde gelişiyor der.

  • 2023-12-30 00:19 Başka bir yaklaşım da burada şudur. Bazı ırklar diğerlerine göre daha iyidir. Doğuştan, genetik determinisi, Bunun ortaya çıktığı tarifleri tahmin ediyorsunuzdur. 1700’ler, 1800’ler, ırkçıların en üst seviyede olduğu dönemler.

  • 2023-12-30 00:19 Örneğin, Evrensel İnsan Hakları Beğennamesi ilan edilirken, orada kastedilen insanlar bütün insanlık değil. Orada kastedilen insanlar Beyaz Batılılar.

  • 2023-12-30 00:19 Bir toplumun diğerine göre daha tembel doğabileceği varsayımı. Bu varsayımı da Hayvanlarla karşılaştırdığımızda, örneğin köpeklerin türleri var. Bazısı daha saldırgan, bazısı daha akıllı, bazısı daha aptal, bazısı daha sevimli. Gırtlarına göre çok ciddi bir şekilde ayrılıyorlar. İnsanların da böyle tasnif edilebileceğini savunmuşlar.

  • 2023-12-30 00:20 Hatta bu tezlerini o kadar ileri götürmüşler ki. Teleskopları keşfinden sonra Mars’ta bazı gözlemler yapılmış ve Mars’ta hayat olacağına olduğuna inanmışlar. Orada şehirlere olduğuna inanmışlar. Venüs’te de şehirlere olduğuna ve hayat olduğuna inanmışlar. Güneş’e daha yakın olan medeniyetlerin daha aptal olduğu varsayımı nedeniyle Mars’takileri daha üstün, Venüs’tekileri daha az üstün kabul etmişler.

  • 2024-01-04 00:55 Çünkü buradaki nesnel sınırlar yoktur der ve biyolojik determinizm aynı zamanda artık biraz da politik doğruculuk nedeniyle tamamen terk edilmiş durumdadır. Yani bunu savunan adamı köy süsünde falan tutmazlar. Büyük ağır linç yer şu anda. Ama hala içten içe buna inanan pek çok bilim insanı olduğuna gayet eminim.

  • 2024-01-04 00:55 Başka bir bakış açısı da şu olmuş. Toplumların yaşam şekilleri, kültürleri, Yani bir şey doğuştan değilse, o zaman kültürden farklılaşır. Yani doğuştan aynı doğuyorsa iki farklı insan grubu, demek ki bunları farklılaştıran şey kültürdür. Peki kültürü ne oluşturur? Kültürü en başta tabiat oluşturur, yani coğrafya. İçinde bulunduğumuz coğrafya, toplum yapısını da doğrudan etkiler. Ama bunu tek başına açıklayıcı değildir. Dinler, kültürü oluşturan en önemli unsurlardır. Üretim, tüketim ve bölüşüm şekliniz, yani iktisadınızı nasıl şekillendirdiğiniz kültürü oluşturan önemli unsurlardan bir tanesidir.

  • 2024-01-04 00:56 Eksik şeylerden bir tanesi. Şimdi 1765 yılına gidelim. James Watt’ın buhar motorunu icat ettiği tarih. James Watt buhar motorunu icat ettiğinde Babasına bir mektup yazmış. Demiş ki, baba böyle böyle bir şey yaptım. Hatta bu üst makamlara da sundum. Bununla ilgili çok ciddi planlarım var. Şirketleşip büyük para kazanmayı düşünüyorum diyor. James Watt’ın babasına yazdığı, 1765 yıllarında yazdığı bu mektup, paralel evrende James Watt’ın Çin’de doğduğunu düşünüyor. Aynı yıllar. İran’da doğduğunu düşündün mü? Osmanlı’da doğduğunu düşündün mü? Evinde buhar motorunu keşfetti. Ne yapacak? Nereye gidecek? Kime başvuracak James Watt? Önce Osmanlı bildiğimiz topraklara gidelim. Buhar motorunu keşfettin. Bir kere keşfederken dedikoduları alır yürür bu adam ne yapıyor evde diye. İkincisi, keşfini yaptın ve çalıştırdın. Bir şeyler oldu. Şimdi ne yapacaksın? Şimdi, senin ilk önce fikrinin mülkiyeti altına alman lazım. Fikri mülkiyetini alman lazım. Patentini alman lazım. Olurunu alman lazım. Markanı alman lazım. Yani, temel varsayımlara ihtiyacımız var liberal felsefenin. Nedir o? Bir insan, bir fikrin sahibi olabilir. Bir insan, kendi malının mülkünün sahibi olabilir ve kuşaktan kuşağa bunu aktarabilir. Bir insan özgür iradesiyle bir iş yeri açabilir ve bunu çalıştırabilir

  • 2024-01-04 00:57 Mülklerin sahibi sen değilsin, sen sadece kullanıcısın. Mülkün sahibi kim? Mülkün sahibi Allah. Allah aramızda mı? Hayır, temsilcisi aramızda. O zaman mülkün sahibi Padişah

  • 2024-01-04 00:57 Ve insanlar mallarını, mülklerini korumak için vakıf açmaya başlamışlar. Osmanlı’da bu kadar çok vakfın açılma nedeni, Osmanlı halkının yardıma çok fazla bayılması değil. Mallarını, mülklerini korumak istemişler ve sonraki kuşaklara da vakıflar aracılığıyla aktarmak istemişler

  • 2024-01-04 00:59 Hep beraber, benim de dahil olmak üzere hepimizin Çok nefret etti, ya Allah kahretsin kapitalizmi, bu kapitalizmi dünyayı mahvetti falan dediğimiz şey aslında burada medeniyetler arası farkı yaratan şey. Çünkü kapitalizmin temel varsayımları ne? Bir insan sermayesiyle kar amaçlı bir şey kurabilir, bir şirket kurulabilir, bu şirket bir şeyler üretebilir, satabilir, karını devamında da kendi gelirine aktarabilir. Mesela bu kapitalizmde olabilecek bir şey ne? Feodal rejimlerde böyle bir şey kolay kolay mümkün, ne sosyalizmde mümkün

  • 2024-01-04 01:00 Bir bireyin, halkın arasında doğmuş, sıradan halkın arasında doğmuş bir bireyin, doğduğu sınıftan farklılaşabilme ihtimalinin en yüksek olduğu çağda yaşıyorsunuz belki şu an. Çünkü eski çağlarda çok çok çok yüksek ihtimalle doğduğunuz sınıfta ölüyordunuz. Bugün de doğduğunuz sınıfta ölme ihtimaliniz en yüksek ihtimal. Olsa da insanların iş yaparak gelir elde etme ve hayatını değiştirme olanağı bugün eskisine göre çok daha yüksek.

  • 2023-12-29 19:06 Nedeni de şu, hukukun üstünlüğünü sağlayamıyorlar, ticari kapitalizminin altyapısını oluşturamıyorlar ve bu para toplanabilecek borsa yapılarını, banka yapılarını, altyapısını kuramıyorlar. Bunu yapabilen küçücük ülkelerden bir tanesi, örneğin Hollanda, İspanya’dan çok daha zengin oluyor.

  • 2024-01-04 13:41 Örneğin Haçlı Seferleri’nin sonucunda çok ciddi bilgi değişiklik dokuşu yaşanmış Doğu ile Batı arasında. 800, 900, 1000, 1100 bu yıllarda bilimin merkezi neresi? Bilimin merkezi bu yıllarda İslam coğrafyası. Hatta daha net konuşursak Bağdat. Dünyanın bütün büyük bilim insanları o çağlarda burada yaşamış, buraya davet edilmiş ve burada eserlerini vermişler. O dönemde, ortaçağ döneminde, Avrupa’da gerçek anlamda bir şey yaşanmamış, bilimsel bir gelişim yaşanmamış.

  • 2024-01-04 13:41 Bu eserler ve İslam aydınlanması olarak bahsedilen bu dönem, 1100’lü yılların sonlarına doğru, 1200’lü yıllarda yavaş yavaş yok oldu. Yani buna çeşitli etkileri var. İşte Moğol istilaları burada en önemli etkenlerden bir tanesi.

  • 2023-12-29 19:08 Gazali ekolünün bu coğrafyaya hakim olması ve Allah bir şey bilmemizi istiyorsa zaten kitabında yazardı, yazmıyorsa demek ki konu da önemli değil.

  • 2024-01-04 13:41 Bazı şeylere sezgilerinle de ulaşabilirsin. Deneyciliğin ve akılcılığın karşısına sezgiyi koyan ekolün çok daha üste çıktığı bir dönem yaşanıyor. Ama asıl bitirici olay Moğol saldırıları. Moğollar bu saldırıları yaptıktan sonra 1200’lü yılların sonlarına doğru kütüphaneler bile yanıyor.

  • 2024-01-04 13:42 bu yanan kütüphanelerden arta kalan bilgiler pek çok eski eseri eski Yunan’dan Arapçaya çevirmiş bu toplumlar zamanında. Emevilerin ve Abbasidlerin gelişmesiyle bunlar Arap topluluklarıyla komşu hale gelmeye başlıyor. Ve bu komşuluk bir süre sonra çok ciddi bir kültürel oluşverişe neden oluyor. Ve bu kültürel oluşverişlerden en önemlisi bu eserlerin Arapçadan Batı dillerine tekrar çevrilmesi. Yani eski Yunan eserleri Arapça aracılığıyla Batı’ya geçiyor.

  • 2024-01-04 13:42 Amerika kıtasını keşfi çok ciddi bir finansman sağlıyor. Özellikle 15. ve 16. yüzyıl İtalya’sında, Batı ile eski Yunan arasındaki bağın tekrar kurulması, sanat eserlerinin yavaş yavaş değişmeye başlaması, sanat eserlerinin yalnızca dini duyguları canlandıran ve yücelten bir işlevi olan yapıdan merkezini insana alan yapıya dönmesi, daha sonra romantik tarihçiler tarafından bu Rönesans olarak adlandırılacak, yani yeniden doğuş, insana dönüş, gözünü, kafasını yukarıdan indirip dünyaya bakan insanların ortaya çıkışı.

  • 2024-01-01 09:29 Bu dönemlerde liman kentleri inanılmaz zenginleşiyor. Floransa, Venedik gibi ticaretin yoğunlaştığı şehirler birer sanat merkezine dönüşüyor ve bu şehirlerde hümanizmin güçlendiği bir dünyanın temelleri anlatılıyor.

  • 2024-01-04 13:42 Roma’nın dibi bakın ve orada özel yapılar ortaya çıkıyor. Medici ailesi Roma’ya kafa tutacak kadar zenginleşebiliyor. Burada farklı bir şey de var. Bizim çok yanlış kullandığımız bir kavram da var. Burjuvazi’nin yükselişini görüyoruz burada. Tarihin en önemli olaylarından bir tanesidir. Bugün Burjuva’yı asil aristokrat anlamında kullanırız ama Burjuva o anlama gelmez. O dönemin toplumsal sınıflarını sayarsanız aristokratlar ayrı bir sınıftır, Burjuvalar ayrı bir sınıftır.

  • 2024-01-04 13:43 Burjuvalar daha çok tüccarlar ve zanaatkarlardan oluşur. Burjuva burk kelimesinden gelir yani kentli, kentsoylu. Burjuvaların bu yaşam biçiminde, bu ticaretle birlikte inanılmaz bir şekilde zenginleşmesi, aristokratların yani toprak sahiplerinin zenginliğini çok daha fazla geçmesine yol açıyor.

  • 2024-01-04 13:43 zenginleşen Burjuvalar öncelikle aristokratlar tarafından çeşitli işte gördüğü kurallarıyla, sanat eserlerini olan düşkünlükleriyle falan tamamen ayrılıyor. Yeni zengin, cahiller gözüyle bakılıyor. Ama bir süre sonra Burjuvalar kendilerini de kanıtlamak için sanata çok büyük yatırım yapıyorlar.

  • 2024-01-04 13:43 Yani burjuva sınıfının net bir şekilde yükselmesinin etkisi var. Bu başka bir şeye daha yarıyor. Bilimsel aydınlanmanın da önünü açılıyor. Bilimin sponsorluğu hep burjuvalar tarafından ve aristokratlar tarafından yapılır kısmen. Bireyin daha kuvvetlendiği, devlet karşısında daha kuvvetlendiği bu dönem, özgür düşüncenin de daha rahat sarf edilebildiği ve insanların kilisenin tahakkümünden daha rahat çıkabildiği bir dönem ortaya çıkıyor.

  • 2024-01-04 13:44 modern bilim tarihi, Kopernik’in dünyanın güneşin etrafında döndüğü gerçeğini tarihte ilk defa açıklayan kitabıyla başlıyor aslında. Kopernik, bu kitabında o kadar büyük bir baskı var ki, kitabında şey söylemiyor, ya aslında dünya güneşin etrafında dönüyor beyler bayanlar

  • 2024-01-01 09:38 Ama Galileo’nun bu çabası da bilim tarihinde önemli bir adım olarak kalıyor. Ve kilisenin bu saçmalıkları ve bir süre sonra o maddi gücünün de karşısına konabilecek karşı maddi güçlerin de yetişebilmesi, gelişebilmesi, burjuva sınıfına yükselebilmesi, bir süre sonra protestan reformunun da gerçekleşmesine yardımcı oluyor.

  • 2024-01-01 09:38 Protestan reformunu özetlemek gerekirse Martin Luther tarafından, kilisenin insanla tanrı arasına girmesini eleştiren Ve kilisenin insanlardan bu şekilde vergi toplamasını eleştiren, insanlar üzerine bu kadar tahakkül kurmasını eleştiren bir manifestosuyla ortaya çıkıyor.

  • 2024-01-04 13:44 insanlar arasında oldukça sokağa çıkmasa bile evlerin içinde yayılan düşünceyi, 1517’de Wittenberg Kalesi’nin kapısına 95 maddeli bir şekilde manifestosunu asıyor Martin Luther King. Bu arada Martin Luther, protestanlar falan çok sempatik gelir. Ya bunlar ilerlemeci, bunlar daha soft insanlar falan. Protestanlar da baya bir adam kesmiş. Onlar da başka çeşit diyor bazıları aslında. Martin Luther de çok hayırlı bir adam değil aslında.

  • 2024-01-04 13:45 Ama sonra enteresan bir olay oluyor. Tarihin en ön dönüşümlerinden bir tanesi. 1529’da İngiltere Kralı 8. Henry bir eylem yapıyor. Bu eylemin bazı nedenleri var. 8. Henry, İspanya Kralı’nın yanılmıyorsam kız kardeşi olan Catherine’le evli. Ve Catherine’le evlilikleri boyunca başka hanımlar da hayatına giriyor falan. Ama bunlardan bir tanesine çok aşık oluyor. Kadının adı Anne Boyle. Bizim Hürrem’in hikayesine çok benzer. Tarihi değiştirme gücü açısından. Handel diyor ki, evlenelim. Yoksa devam etmeyeceğim. Evlenebilmesi için boşanması lazım. Katoliklerde boşanma var mı? Katoliklerde boşanma yok. İngiliz kralı bile boşanamaz mı? Özel izinle boşanabilir. Roma Kilisesi’ne yazılar yazılıyor. Roma Kilisesi’ne İspanya’da bastırıyor. hayır demeleri için ve Roma kilisesi diyor ki hayır boşanamazsın, boşamıyoruz seni. O zaman diyor sinirleniyor 8.eri, ben yerli ve milli kilisemi kuracağım arkadaş diyor, böyle olmaz diyor. Ve kendi kilisesini kuruyor. Anglikan kilisesini kuruluyor, açılışını yapıyor, başına da sevdiği bir papaza atıyor. Papaza diyor ki beni boşuyor musun kardeşim diyor, boşuyorum kralım diyor, boşuyor. Yani bir kadın uğruna bir kilise kuruluyor ve O kilise dünya tarihini değiştiriyor.

  • 2024-01-01 09:42 Ve Elizabeth, İngiltere’yi 20 yıl içinde dağılmak üzere olan bu meslek çatışmaları ile parçalanmak üzere olan İngiltere’yi Elizabeth tek başına bir araya getiriyor. O yüzden tarihteki en önemli şahsiyetlerden bir tanesidir.

  • 2024-01-04 13:46 Fransa bu süreci uzaktan istiyor. Ve bu milli kilise mevzusundan hoşlanıyorlar. Onlar da Kalbinist Kilise’yi kuruyorlar. Roma’nın tahakkümünden yavaş yavaş çıkmaya başlıyorlar. Bu aynı zamanda İspanya’nın da kaderini ciddi oranda etkileyecek olan bir şey.

  • 2024-01-04 13:46 Francis Bacon, Thomas Hobbes, John Locke bu adamlar dogmatik felsefenin karşısına deneyiciliği koyuyor. Yani istediğin kadar akıllı olabilirsin, milyonlarca fikir geliştirebilirsin ama biz doğru bilgiye deneyle ulaşırız diyor. Deneyelim doğruysa kabul edelim diyorlar ve deneyicilik Felsefesi, bilimin temel felsefesi olmaya başlıyor o tarihte.

  • 2024-01-04 13:34 Fransız aydınlanmasını tanıyoruz. Bireyin özgürlüğü, kendi kendini yönetebilme gücünü, humanizmi ve eşitliği savunan Fransız aydınlanması. Ama en az Fransız aydınlanması kadar önemli başka bir aydınlanma daha var. İskoç aydınlanması. İskoç aydınlanması modern bilimlerin ortaya çıkışını sağlıyor.

  • 2024-01-04 13:35 Biz neden İskoç’a aydınlanmasını çok bilmiyoruz? Çünkü Türkiye’nin kurucuları ağırlıklı olarak Fransız ekolünde. Ve hukuk sistemleri de, toplum altyapısı da, kültürel mekanizmalar da hep Fransız ekolüne öykünülüyor. Biz biraz daha Anglo-Sakson ekolüne uzarızdır. Yani İngiliz ve Amerikan ekolüne uzarızdır.

  • 2024-01-04 13:35 Hukuk sistemleri de öyledir. Örneğin Fransız temelli hukuk sistemlerinde her şey yazılıdır. Bizde de böyledir. Ama Amerikan mahkemelerine bakın, işte itiraz ediyorum, hakim bey var, o hareketleri ancak Amerika’da yapabilirsin, İngiltere’de yapabilirsin. Mesela kanunlar santimi santimi ayrıntılıdır kıta Avrupa hukukunda. Ama İngiltere ve Amerika’da hakimlerin yetkileri ve inisiyatif düzeyleri çok daha yüksektir.

  • 2024-01-04 13:35 İskoçya’ya bakalım. Mikrofonları İskoçya’ya tutalım. 1750’li yıllar. İskoçya %75’te Avrupa kıtasının okuma-yazma oranı en yüksek bölgesi. %75 inanılmaz bir rakam. Sadece okuma-yazma bilmekten de bahsetmiyorum. İnsanlar açıp açıp kitap tüketiyorlar, kitap okuyorlar. Ve çok çeşitli kitaplar okuyorlar. Çeşitli romanlar okuyorlar, bilim kitaplar okuyorlar. Kelebekler hakkında kitap yazılıyor arkadaşlar. On binlerce satılıyor kelebekler hakkında yazılan kitaplar. Böyle bir enteresan bir toplum yapısı.

  • 2024-01-04 13:36 Çok enteresan bir dönem. Bilimsel dergiler yalnızca bilim insanları tarafından değil, ev kadınları tarafından bile takip edilmiş. Yani böyle bir habitat yaratılmış. Bu bilginin üretilebileceği bir ortam yaratılmış. Ve toprağı, altyapıyı çok iyi hale getirdiğiniz zaman orada bazı şeyler yetişmeye başlar. Bakın, İskoç aydınlanması aynı dönemde hangi bilimleri ortaya çıkartıyor. Bugün bildiğimiz bütün modern bilimlerin kökü oraya dayanıyor.

  • 2024-01-04 13:36 Francis Hodgson, bu adam üniversite gibi bir adam. Felsefe, ekonomi, politika, mühendislik, mimarlık, tıp, jeoloji, bunların her biri hakkında kitaplar yazıyor.

  • 2024-01-04 13:36 David Hume, 1750’lerde Amplizm ve şüpheciliği kuruyor.

  • 2024-01-04 13:37 Adam Smith, modern iktisatın kurucusu, yine 1750’ler. James Burnett, modern karşılaştırmalı dil bilimin kurucusu, dil ailelerini bulan adam ve evrim kuramının öncülerinden, yine 1750’ler. William Cullen, fizik, kimya, ziraat ve tıp alanlarında olağanüstü eserler veriyor.

  • 2024-01-04 13:37 Termodinamiğin yasalarını bulan Joseph Black, hepsi 1750’li yıllarda yaşıyor. Jeolojinin kurucusu James Hutton, Aynı tarihte, aynı yerde, hatta aynı şehirde yaşıyor. Tıp tarihine geçen anatomi ve cereayi konusunda olağanüstü eserler veren kardeşler, Hunter kardeşler, William Hunter, Joe Hunter, matematikçi Mike Lerner, buhar motorunun mucidi James Watt, Amerika Birleşik Devletleri’nin kurucularından Benjamin Franklin, hepsi aynı dönemde, aynı yerde, aynı habitatın ürünü.

  • 2024-01-04 13:37 Bugün bildiğimiz liberal felsefenin ortaya çıktığı yerdir İskoç aydınlanması. Yani liberal felsefe nedir? Neyi savunur liberal düşünce? Bireyin devletten daha önemli olduğunu savunur. Bireylerin mutluluğunun, devletin bekasından dahi daha önemli olduğunu savunur. Devlet birey içindir der, birey devlet içindir değildir der. Ve devleti çok daha basit bir organizasyon, bir problem çözücü olarak ele alır, bireysel hak ve özgürlüklere önem verir.

  • 2024-01-04 13:38 Fransız aydınlanması dine karşı sert ve tavizsizdir. Kestirip atmıştır. İskoç aydınlanması ise dini bireysel özgürlükler temelinde ele alır ve en temel haklardan birisi olarak kabul eder. Aynı zamanda şunu da söyler, din faydalıdır der, fayda temelli ele alır. Faydalı olan bir şeye karşı savaş açmanın tamamen manasız olduğunu, aynı zamanda da insan haklarına aykırı olduğunu söylüyor. O yüzden Fransız ekolü ile İskoç ekolünün laiklik anlayışları da farklıdır. Bakın Amerika’da bugün başkan seçildiğinde İncil’e el basıp yemin eder hala. tamamen toplumun dışına çıkartmamışlardır diye.

  • 2024-01-04 13:38 Fransız aydınlanması devrimci ve köktencidir. İskoç aydınlanması evrimcidir. Toplumun daha yavaş ve silsile haline dönüşümünü savunur. Daha kalıcı bir değişim için.

  • 2024-01-04 13:38 Fransız aydınlanması iktidarın halka geçmesini, yani ödediği verginin hesabını sorabilmesini savunur. Benim vergim nereye gidiyor, ne kadar harcanıyor, mecliste bunun denetlenebilirliğini, Ortaya koyar. Ulus devleti anlayışıyla bir sürü kabileden bir vatandaş yaratılması. Hukuk karşısında herkesin eşit olmasını savunur Fransız devri.

  • 2024-01-04 13:38 İskoç Aydınlanması ise çözümü şurada bulur, liberal düşüncede, özgür düşüncede, yani bireysel hak ve özgürlüklerin tüm politikaların, hedeflerin ve devlet ideallerinin üstünde olduğu bir düşünce yapısını savunur.

  • 2024-01-01 09:56 Fransız Aydınlanması daha çok kıta Avrupa’sında gelişmiştir, İskoç Aydınlanması daha çok İngiliz topraklarında ve ABD’de kuruluş felsefesinde yer almıştır.

  • 2024-01-04 13:39 Ama her ikisi de dini otoritenin yerine aklı ve bilimi koyar. İnsanlık tarihini değiştiren en önemli ortak faydaları da bu olmuş. Dini otoritenin yerine aklı ve bilimi koymuşlar.

  • 2024-01-04 13:39 İskoç aydınlanması, Büyük Britanya’nın aslında bir entelektüel sermayesi oluyor. Ve Büyük Britanya’nın 18. yüzyıldaki sömürge gücü ve vizyonuyla birleşince, bu bilimsel araştırmalar tarih boyunca ulaşamadığı bir finansmana ve desteğe kavuşuyor.

  • 2024-01-04 13:32 Örneğin, James Cook, Kaptan Cook 1768’de Pasifiye’ye doğru yola çıkıyor. İçinde bilim insanı dolu bir araştırma gemisi var. Bu gemide botanikçisi var, astronom var, coğrafyacısı var, antropolog var, zoolog var. Bir gemi dolusu bilim insanı pasifiye doğru yola çıkıyor. Onları korumak için de 85 tane askeri gemiye koyuyorlar. Bu 85 askerle Avustralya’yı ve Yeni Zelanda’yı keşfediyorlar ve oraya Kraliçe adına el koyuyorlar.

  • 2024-01-04 13:33 18. ve 19. yüzyılda bu bir gelenek haline geliyor. Her askeri sefere birkaç bilim insanı atmak gemiye. 22 yaşındaki Charles Darwin’de bu gemilerden birine biniyor.

  • 2024-01-04 13:29 Yani evrimin ilk aklına gelen insan Charles Darwin değil ama bu delilleri toplayan Charles Darwin. Sömürgecilikle nasıl ilgisi var? Örneğin, İngilizler Hindistan’ı ele geçirdiklerinde 60 yıl sürecek bir araştırma başlatıyorlar. Oranın coğrafyası, tarihi, Hindistan’ın haritası, eski medeniyetler, oranın kültürü ve Hintlileri sahip oldukları bilgilerden çok da fazla bilgiye ulaşıyorlar. Neden ulaşıyorlar? Babaların hayrına değil, Hindistan’ı daha iyi yönetmek için veriler elde ediyorlar aslında.

  • 2024-01-04 13:29 Napolyon, 1798’de Mısır’ı işgale getiyor. Napolyon kim? Napolyon Fransız iktidarından sonra cumhuriyet kuruluyor ya, darbe yapıyor ve diyor ki cumhuriyeti ben imparatorum tekrar diyor. İmparatorluğu geri getiriyor karşı darbeyle. Napolyon böyle bir adam. Meşruiyetini sağlayabilmek için de büyük fetihler ve toplum desteğini sağlamak istiyor ve büyük fetihlere yola çıkıyor. Bunlardan bir tanesi de Mısır. Mısır kimin elinde o sırada? Osmanlı’nın elinde. 1798’de Mısır’ı işgale giderken, yanına 165 bilim insanı alıyor bu adam. Piramitleri incelemek için. Osmanlı’nın elinde 350 yıla yakın kalıyor bu piramitler. Ya bir Allah’ın kulu demiyor ki, bu nedir arkadaş? Bunu bir araştıralım, inceleyelim, bir şey yapalım. Kimse merak etmiyor, umurunda değil kimse. Napolyon buraya Fethiye giderken yanında bilim insanlarını götürüyor. İngiltere aynı dönemde jeolojik analizler yapıyor ve dünyanın jeolojik haritasını çıkartıyor. Ve bütün küresel stratejisini, savaş stratejisini bile bu haritadan elde ettiği veriler üzerine kuruyor 19. ve 20. yüzyılda.

  • 2024-01-04 13:29 Yani bilim ve sömürgecilik birbirlerinden besleniyor ve birbirleriyle iç içe geçiyor. Biri kuvvetlenince öbürünün finansmanı sağlanıyor, öbürü kuvvetlenince öbürünün finansmanı sağlanıyor.