Highlights

  • 2025-01-01 13:22 Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde Lazları, Lazlar kitabını yazan İrfan Çağatay konuğumuz.

  • 2025-01-01 13:23 geleneksel olarak kendi soyadları, sülale isimleri vardır. Çoğu sülalenin aslından. Bunlar daha ya orta çağdan beri kullanılır diyebiliriz, takip edilebiliyorlar. Aleksi sülalesi de eskiden beri kullanılan bir soyadı. Fındıklı’da, Ardeşen’de ve Hemşin tarafında bizim sülaleden insanlar var. Bir sülale adı aslında.

  • 2025-01-01 13:23 Fakat kitabınızı okuyunca öğrendik ki olay ta Bizans’a hatta Bizans’ın öncesine kadar gidiyormuş bu karmaşa. Kim Laz, kim değil?

  • 2025-01-01 13:24 Diyor ki, Karadeniz’in doğusundaki insanlara Laz denir. Bunlar iki ayrılır, Müslümanlar ve Hristiyanlar. Hristiyanlar işte Trabzon civarında şurada buradadırlar. Bunlar Rumca konuşurlar diyor. Daha sonra bunlar işte İstanbul Partikliğine bağlıdırlar. Diğer Lazlar Müslümandırlar diyor. İşte Rize’den Sarp’a kadar ki bölgede yaşarlar bunlar. Bunlar da ikiye ayrılıyor. Lazca bilenler ve Türkçe konuşanlar diye. Lazca konuşanlar böyle böyle şuralarda yaşarlar, Türkçe konuşanlar burada yaşarlar diye bir üstten Laz tanımı yapıyor. Bütün Karadeniz halkı için. Bunu 8. yüzyıldan beri aslında takip edebiliyoruz.

  • 2025-01-01 13:25 Lazika Eparklığı’nın merkezi şimdiki Fasis dedikleri Gürcistan’ın sahil kesimi. Eparklık merkezi buradaydı, Fasis’teydi.

  • 2025-01-01 13:25 Trabzon’a taşındıktan sonra Trabzon ya da Lazika Eparklığı diye burası tanımlanıyor. Fakat aslında Lazika dedikleri yer 6. 7. yüzyıla kadar Gürcistan’ın sahil kesimi.

  • 2025-01-01 13:25 Bugünkü Batum’dan Rize olan kısmı hiçbir zaman bu Lazika içerisinde saymıyorlar. Çünkü burası Bizans toprağı.

  • 2025-01-01 13:26 O da Lazlıların tarih sahnesine çıkışları Hristiyan bir kavim olarak mı? Hristiyan bir kavim olarak değil, aslında pagan bir kavim olarak ortaya çıkıyorlar. Aslında önce Kolhlar diye bir etnik grup var. Yine şimdiki Lazika’nın daha doğrusu şöyle tanımlayayım. Şimdiki Gürcistan sahili, eski Lazika denen ülkenin olduğu yerde Kolhist diye bir ülke vardı.

  • 2025-01-01 13:27 Fakat 6. yüzyıl aslında daha önce ama kralları 6. yüzyılda İstanbul’a geliyor. Resmen vaftiz olup tekrar ülkesine dönüyor. Tabi o İran ve Bizans arasındaki çatışmadan kaynaklı. Aslında halk o zaman muhtemelen Hristiyan’dı 3. yüzyıldan sonra. Fakat kralların Hristiyanlığı, ben Hristiyanım diyebilmeleri o perslerden koptukları için ancak 6. yüzyılda filan gerçekleşiyor. O zamandan beri 1600’lere kadar Hristiyan, Ortodoks, İstanbul Patrikliğine bağlı bir gruptu.

  • 2025-01-01 13:29 1486 yılından 1583 yılına kadar uzanıyor. Neredeyse 25 yılda bir. 1486’da gayrimüslim nüfus %1 iken 1583’te %90’a çıkıyor. Müslüman nüfus. Gayrimüslimden Müslüman’a geçiş. Yüze birden yüze doksana çıkıyor. Evet. Yüze birden. Bu neredeyse yüz küsur yıl içerisinde gerçekleşmiş bir din değiştirme hikayesi. Mesela şöyle kayıtlar var işte. Önce Vasil oğlu Johannes Alexiva diyelim. Vasil oğlu Johannes Alexiva. Daha sonra Yohannes oğlu Mustafa Alexiva diyor. Daha sonra Mustafa oğlu Hasan Alexiva diye devam ediyor bu kayıtlar neredeyse. Bu yüzden din değiştirmenin iktidar şeklinde olduğunu takip edebilir.

  • 2025-01-01 13:30 Bu yüzden bu alan Lazya’nın korunmasını sağlamış fakat bölgede Mısır 15. yüzyılda geldi. Daha öncesinde Mısır yoktu. Mısır geldikten sonra biraz refaha kavuştular diyebiliriz. Daha öncesinde darı yetiştirip darı ile geçimlerini sağlıyorlardı. Mısır ektikten sonra yine Mısır yetmiyor. 6 ay kadar kullanabiliyorlar. 6 aydan sonra dışarıdan tahıl almaları gerekiyor. geçimlerini sağlayabilmeleri için. Bu yüzden sürekli dışarıya nüfus vermiş, içeride kalanlar da hiç değişmeden aynen kalmışlar.

  • 2025-01-01 13:32 Bunun aslında temel sebebi onun da belirttiği gibi. Meiker diyor ki Pontusra Dağları diyor, Samsun’a kadar uzanıyor ve Anadolu’nun geri kalanıyla Ön tarafı yani Karadeniz sahilini birbirinden ayırıyor. Bu Karadeniz sahilindeki grup içerisinde Kafkaslılık üzerinden bir benzerlik var diyor. Kafkas kültürü var buraya dahil olmuş. Bu da diğerlerine garip geliyor içeridekilere. Yani bir kültürel farklılık ortaya çıkıyor bundan kaynaklı. Ve kendilerinden farklı olarak gördükleri için de her iki tarafta birbirini yani herkesin yaptığı gibi… Dışlıyor. Dışlıyor, hakir görüyor.

  • 2025-01-01 13:32 Nikolay Mar isimli bir Rus araştırmacının izlenimlerine yer veriyorsunuz. Diyorsun ki eşsiz bir kaynak o tarihteki Laz halkının düşünsel ve sosyal yapısını anlamak için. 1909 yılında bölgeye geliyor. Lazlar ve Lazca üzerine çalışıyor.

  • 2025-01-01 13:32 Hiç de bölge halklarından beklenmeyecek ölçüde misafirperverlikten uzak olduklarını da söylüyor.

  • 2025-01-01 18:59 Tesadüfen okuduğum bir kitap geldi aklıma. Rize İstiklal Mahkemeleri ile ilgili. Onun öncesini anlatıyor. İstiklal Mahkemeleri kurulmadan önce bölgedeki dönemi Rus işgali sırasında İşte şiddet olayları biraz yatışıyor, cinayetler azalıyor ne olsa Ruslardan. Fakat Ruslar çekildiği hafta seri bir şekilde cinayetler başlıyor. Herkes biriktirdi öfkesini falan. Yani rakamı unuttum ama diyelim ki bir ay içinde binden fazla insan öldürülüyor dar bir bölgede. Bu da aklımıza bir dönem orada çok yaygın olan kan davası 1970’lerin sonuna kadar süren geliyor.

  • 2025-01-02 17:55 Citaşi’nin öldürülmesinden sonra işte oradaki Sovyetler’deki Lazlar dağıtıldıktan sonra Türkiye’de de 1980’lerde tekrar bir, şimdi kullandığımız alfabe geliştiriliyor.