Highlights
-
2024-06-26 20:43 Kopernik evrenini savunan İtalyan rahip Giordano Bruno, görüşleri yüzünden yıllarca Engizisyon’da işkence gördü ve Compotifiori meydanında yakılarak vahşi biçimde idam edildi. Fakat Bruno’nun idamı, Belki bedenini öldürmüş ama fikirlerini öldürememişti. Aradan geçen zaman içinde Bruno’nun anlattıklarının doğruluğu ispatlandı. Yüzyıllar sonra Katolik Kilisesi bu idam kararından caydı. Bugün Compos de Fiora meydanında görkemli bir heykelde bulunuyor Bruno’nun.
-
2024-06-26 20:43 Saltanatın kaldırılması şeriata uygun mudur sorusu, Meclis-i Şerriye komisyonunu günlerce oyalayınca Mustafa Kemal’in şu konuşması bugünlere de katırda kaldı. Efendiler, içinde bulunduğumuz şartlara rağmen sapsatayla, mugalatayla, nazariyatla vakit geçirdiğimizi görüyorum. Hakimiyet ve saltanat hiç kimseye ilim icabıdır diye müzakereyle, münakaşayla verilmez. Hakimiyet ve saltanat kuvvetle, kudretle zorla alınır. Türk milleti de hakimiyet ve saltanatı isyan ederek bir fiil kendi eline almıştır. Bu olmuş bitmiş bir durumdur. Artık söz konusu olan millete hakimiyetini ve saltanatı bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. Mesele bu zaten olmuş bitmiş durumu ifade etmekten ibarettir. Bu herhalde ve mutlaka olacaktır. Burada toplananlar, meclis ve herkes meseleyi böyle görürlerse fikrimce uygun olur. Aksi takdirde yine hakikat ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.
-
2024-06-26 20:16 Solculuk varoluşu gereği Allahsızlıktı. 1977 yılında yayınlanan Cüneyt Arkın’ın oynadığı anti-komünist propaganda filmi Güneş Ne Zaman Doğacak, dönemin ruhu itibariyle solcuların nasıl kavrandığını göstermesi açısından enteresan.
-
2024-06-26 20:21 Halbuki sol aydınlanmacılar, sağ aydınlanmacılara göre din konusunda daha sert zannedilir ama aslında çok daha, nasıl diyelim, yumuşaktır. Ben Diamond Tema’yı izlediğimde işte dedim, aydınlanmanın sağı böyle olur. Bu ifadeyi biraz açmak gerekir.
-
2024-06-26 20:44 Sovyet Devrimi’nin lideri Vladimir Lenin’in 120 yıl kadar önce yazılan Sosyalizm ve Din başlıklı kitabından bir parça Diamond Tema’nın bakış açısı hakkında da fikir veriyor. Tanrıları korku yarattı. Sermayenin, kar gücünün korkusu. Yani proletaryanın ve ufak esnafın yaşamının her adımında ansızın, beklenmedik ve rastlantısal bir yıkıntı, yok olma, yoksulluk, fahişelik, açlıktan ölme gibi tehlikeler yaratan gücün korkusu. İşte modern dinin kökeni bu korkuda aranmalıdır. Güneş Ne Zaman Doğacak filminde Sovyetler’de Allahsızlığı yayma kürsüsü başkanı vardı. Halbuki Sovyetlerin kurucu lideri Lenin, Maksistlerin ateizmi yaygınlaştırmak gibi bir çaba içinde olmaması gerektiğinden bahsediyor.
-
2024-06-26 20:44 Evet kabul, kent emekçileri ve köylü kesimleri iyi eğitimli değildir ama modern zamanlarda dinin kökeni cehalette aranmamalıdır. Cehalet, dinin nedeninden öte, düşünceye pranga vurduğu için dinin sonucu olabilir. İnanan akıl, esaret altındadır. Bir kişi gerçek anlamıyla düşünmeye çabalıyorsa, evvela zihnindeki tüm dokunulmaz olanları, tüm kutsalları bir kenara bırakmak zorundadır
-
2024-06-26 20:44 İnanmak ayrı şeydir, bilmek ayrı. Bir insan hem inanarak hem de bilerek yaşayamaz. Ya inanır ya da bilirsiniz. Bizim yaşayan en büyük romancılarımızdan İhsan Oktay Anar’ın bir sokak röportajında, ”Evrim teorisine inanıyor musunuz?” sorusuna verdiği cevap, bu anlamda oldukça felsefidir. Evren teorisi inanılacak bir şey değil. Sadece bilimsel bir veri ve adı üzerinde teori. Gerçekçiliği nedir sizin? Bir kere ben uzman değilim bu konuda. Eğer bir biyoloğa sorarsanız size gayet gerçekçi ve kabul edilebilir bir şey olduğunu söyleyecektir. Ama tabi kutsal kitaplara da inanabilirsiniz bu konuda. Bu çok daha basittir, çok daha açıklayıcıdır ve size çok daha zaman kazandırır. Ama böylece gerçekten mahrum kalırsınız. Ben inanmayı değil de bilmeyi tercih ederim. Bu ifadenin kendi kişisel yolculuğunuzda da rehber olmasını dilerim. Bir kişi inançlı olabilir, fakat inandıklarıyla bildikleri çelişiyor ve bu kişi inandıklarının peşinden gidiyorsa, işte orada aydınlanma felsefesi başarıya ulaşmamış demektir. İnsanlar mantıklı olduğu için, akla daha uygun olduğu için ya da din kaynaklarını çok iyi okuyup hatmettikleri için inanmıyorlar. Kitleleri inanmaya doğru iten şey yüzyıllar önce korkuydu. Gök gürültüsünden, karanlıktan, hayvanlardan ya da ateşten, kontrol edemediği, bilemediği her şeyden, her neyse ondan korkan insanlık tanrıları yarattı. Bu insanlığın bu tutumu, Son derece insaniydi.
-
2024-06-26 20:26 Peki ya, bu toplumsal düzen içinde gerçekten ama gerçekten çok güçsüz olsaydım, bu durumda kader dairesi benim için hayatın hemen hemen tamamı olmaz mıydı? Hayatın tamamı kader denilerek yaşanan bir gündelik hayat içinde Tanrı’dan ya da dinden soğumak mümkün müdür?
-
2024-06-26 20:45 Dahası da var ama önce ünlü Türk filozof, rahmetli Teoman Dural’ının bu ifade üzerine çözümlemesini dinleyelim. Büyük filozof, bilim adamlarından biri Karl Marx. Din, kitlelerin yani insanların afyonu. Bunu hep ahmaklar çok kötü bir anlamda almış. Olumsuz tarafından akar devam. Kutsallığın olmadığı yerde hayat olmuyor. Karl Marx’ın günlerinde anestezi yoktu henüz. Ameliyatlarda afyon tutuyorlar yahut bir tutturuyorlar, bilmiyorum. Nasıl yapılıyorsa afyon, nasıl veriliyorsa uyuşturuyorsun ameliyat olmak için. Ve acıyı diktiriyor değil mi? Gayet tabii, yoksa dayanamazsın. İşte hayat o kadar zor ki diyor, bunu ancak yaşanır, hale getiren dindir. Demeye getiriyor Karl Marx. Teoman Duralı, bizde Müslüman kesimlerin de sözüne kulak verdiği önemli bir aydın. Din kitlelerin afyonudur ifadesi hakkındaki çözümlemesi de son derece doğru. Ben Teoman Duralı hocayı onaylayacak bir bilgin değilim. Doğru diyorum zira din kitlelerin afyonudur ifadesinin öncesinin doğduğunu biliyorum. Din kitlelerin afyonudur ifadesi, Marx ve Engels’in 1848 yılında yayınladıkları komünist manifestola geçiyor. Son derece ince, basit, yalın bir dille yazılmış bu kitapta, din kitlelerin afyonudur şeklinde biten paragrafın tamamını dinleyince, aslında denilmeye çalışanın ne olduğu daha iyi anlaşılıyor. Dinsel ıstırap, hem gerçek ıstırabın dışa vurumu hem de gerçek ıstıraba bir başkaldırıdır. Din, ezilen insanın iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz koşulların ruhudur.
-
2024-06-26 20:33 Din, emekçiler için kalpsiz dünyanın kalbi, ruhsuz koşulların ruhu iken, egemenler için halkın daha kolay sömürülmesini sağlayan bir silahtır.