Highlights

  • 2024-01-15 09:15 Ne kadar doğru teyit edemedim ama mahkemelerde sanığın karakterine gölge düşürmek için fakirliğinin kanıt olarak öne sürüldüğünü okumuştum. Fakir bu ya, inanmayın diyorlar yani.

  • 2024-01-16 22:14 Sonuçta bu dünyadaki zenginliklerin, krallıkların, cennetteki krallığa kıyasla ne kadar tırt olduğunu söyleyip duran Katolik Kilisesi birçok yerdeki en büyük toprak ağası. Bazen krallardan bile zenginler. Bu çelişkiyi açıklamak için bin bir takla atmak zorunda kalmış filozoflar. Sonraları kapitalizm geliştikçe bu yorumlar yine değişmişler. Kalvinitlerde olduğu gibi. Yalnız tüm bu süreçte sabit olan bir şey var. Kilise sosyal hizmetlerin merkezi. Dullara, sakatlara, açlara bakmak herkesten önce onların görevi. Direkt gelirlerine ek olarak fakirlere yönelik bağışlar da kilise üstünden ulaştırılıyor. B

  • 2024-01-16 22:14 arada İslam’ın başlangıcına benzer bir zenginlik karşıtlığı yok ama bir yandan da daha köklü bir reform yapmışlar. Sadaka anlayışını yeterli bulmayıp zekat kavramını getirmişler. Belli bir seviyenin üstündeki varlığının genelde kırkta birini bağışlaman gerek her sene. Bildiğin servet vergisi, bugün birçok yerde tartışılan şey.

  • 2024-01-16 22:15 Medyayı okurken de bu gözlükleri taktığınızı hayal edin. Son zamanlarda Afrika’da açlıktan ölen çocuklara yardım etme konulu bir reklam görmüştüm. İki capuccino fiyatına ”Bu çocuğun hayatını kurtarabilirsiniz.” yazıyordu. Gözlükleri takınca gördüğüm şey ise şu, iki kapuçuna fiyatına hiçbir suçluluk hissetmeden yoksulluk hakkında gerçekten bir şeyler yapmış gibi hissetmenizi sağlıyoruz.

  • 2024-01-16 22:16 Bu görüşlerin pratik uygulaması Sovyetlerle sınırlıymış gibi gözüküyor ama aslında sosyalistler Bolşevik devrimine giden o yolda Avrupa’yı da değiştirdiler. Çünkü başta Bismarck olmak üzere muhafazakarlar düzeni koruyabilmek için, sosyalistlerin ölünü kesmek için modern sosyal devleti icat etmek zorunda kaldılar. O döneme kadar emeklilik diye bir şey yoktu, özellikle siviller için. Bu 1880’lerde ortaya çıktı ve kilise üzerinden yönlendirilen sadakaların yerine devlet üzerinden yönlendirilen vergiler almaya başladı. Bismarck buna pratik Hristiyanlık da diyordu. Gerçi bu politikalar sosyalistlerin önünü kesememiş. SPD, Almanya’nın en popüler partisi olarak kaldı epey bir süre ama seçim sistemleri yüzünden iktidara gelemediler

  • 2024-01-16 22:39 Zamane oligarkları bunlar. Ama tabii oligark denmiyordu, Captain of Industry deniyordu veya aşağılamak için hırsız baron deniyordu. Rockefeller’lar, Vanderbilt’ler, Stanford’lar, Schwab’lar hep bu tayfa. Ve bu tayfanın paralarıyla ne yapmaları gerektiği bir sorun oldu. Miras değil, ganimet değil, kral lütfu değil, bir ömür içinde bağımsız biçimde kazanılmış devasa servetler bunlar. İlk defa bu ölçekte böyle bir şey oluyor. Ne yapacaklar şimdi? Hepsini çocuklarına mı bırakacaklar? Bu baronlardan biri olan Andrew Carnegie, bir demir-çelik baronu, 1889’da bu konularda rehber niteliğinde bir kitap yazıyor, Gospel of Wealth.

  • 2024-01-16 22:17 Carnegie karışık biri tabii. Bunları söylerken bir yandan sosyalistlere karşı, şirketlerinde sendikalaşmaya karşı, Dönemin zenginleri hep böyle. Bildiğin silahlı çete tutuyorlar, sendikalaşmış işçilerle meydan savaşı yapıyorlar silahlı.

  • 2024-01-16 22:17 Ama Carnegie, aynı Bill Gates gibi bir noktada yönetimden çekilmiş, kendine hayır işlerini adamış, bu yüzden de bu suçlamalardan biraz paçayı sıyırıyor. Kısa bir süre sonra da şirketteki payını tamamen satıyor JP Morgan’a ve ülkedeki en zengin kişi oluyor.

  • 2024-01-15 09:24 Bu alanlarda adını taşıyan bir sürü kuruluş var. En bilinen mirası da yurt çapında inşa ettiği yaklaşık 2500 tane halk kütüphanesi.

  • 2024-01-16 22:17 Rockefeller gibi rakipleri de bu modeli takip ediyorlar bu arada. Benzer kafada insanlar zaten. Kısacası sosyalistler zenginlik yaratan kaynakların nasıl dağıtılması gerektiğine kafa yorarken, kapitalistler de eşi benzeri görülmemiş zenginliklerinin dağıtılmasına kafa yormuşlar. Bunu yaparken maksimum etkiyi hedeflediği ve çağdaşlarını bu konuda iknaya çabaladığı için etkili altruizm akımının bence ilk tarihsel figürü Carnegie olmalı.

  • 2024-01-15 09:25 Hatta bu seriye 1971’de yazdığı Kıtlık, Zenginlik ve Ahlak yazısıyla başlamıştık. Şimdi onun daha ayrıntılı bir incelemesini yapacak kıvama geldik.

  • 2024-01-16 22:19 Dünyada çok acı var. Bunlardan haberdarız. Her zamankinden daha çok haberdarız. Medya sağ olsun. Bunları azaltmak için her zamankinden daha çok imkanımız var. Dolayısıyla insanlara yardım etmek sadece zenginlere veya devletlere özgü bir mesele değil, hepimizi ilgilendiriyor.

  • 2024-01-16 22:20 Bu arada eskiden hayır kurumlarının güvenilirliklerini ölçmek zordu hakikaten. Sonraları finansal raporları inceleyip notlandıran oluşumlar ortaya çıktı. Bu sayede kıyaslama yapmak kolay. Örneğin Charity Watch bu oluşumlardan biri. Demin oradan baktım.

  • 2024-01-16 22:20 Breast Cancer Society diye bir kurum varmış yakın zamana kadar. Göğüs kanseri topluluğu. Adına bakınca saygın bir şey sanırsınız. İyi bir domain name kapatır gibi kapatmışlar ismi. Gel gelelim çok ufak bir kurummuş. Sadece 17 milyon dolar harcamışlar ve daha önemlisi bunun sadece %10’u programlara gitmiş. %90’ı kurumun giderleri. Başkanın senelik maaşı 300 bin dolar mesela. Karısı da PR uzmanı olarak çalışıyor. O da bir 170 bin dolar alıyor. Ailece kasalaklık yapıyorlar.

  • 2024-01-16 22:21 En son depremde yaşadık. Topladığı deprem vergilerini başka şeylere harcayan, bunu da saklamayan bir iktidar var. Ne oldu? Vergisinin hesabını soran da, sormayan da elini taşın altına koydu. Kimi uzaktan bağışlar topladı, kimi bizzat gidip yardım etti. Çünkü dayanamıyor insan. Benim aklımda en çok kalan mesela Gövce ailesiydi. İki kız ve anneleri göçük altında kalmış. Kızı oradan babasına sesli mesajlar göndermişti. Şebeke çekmediği için öldükten sonra ulaşmış mesajlar. Birkaç ay önce de başka yeni mesajlar bulmuşlar o günden kalan. Tamamını dinleyemedim bile. Böyle şeyler sıcağı sıcağına yaşanırken kimsenin oturup vergi felsefesini düşünecek hali olmaz.

  • 2024-01-16 22:21 Eğer sağladığım faydayı maksimize etmek istiyorsam, uzun süre üretken kalabilmem lazım, uzun süre zenginlik yaratabilmem lazım. Bunun için de maddi manevi belli bir seviye gerekli. Altın yumurtlayan tavuk kesilmez. Bu sebepler yüzünden maksimum faydacılığa çok takılmamak lazım. Önce bir minimum seviyeye gelelim de sonra düşünürüz maksimumu nedir, optimumu nedir. Singer’ın da bu minimum seviye için net bir önerisi var. %10. Gelirinizin %10’unu etkin kurumlara bağışlamak.

  • 2024-01-15 17:25 Gayet cüzi kazancının %10’unu etkili hayır kurumlarına bağışlamaya karar verebilir yahut bilişsel becerilerini kullanarak finans gibi sektörlere yönelir ve çok daha yüksek olacak kazancının çok daha büyük bir bölümünü belki %50’sini rahatça bağışlayabilir.

  • 2024-01-15 17:26 Yalnız para ve zamanla sınırlı kalmamıza gerek yok. Daha geniş düşünebiliriz. Bill ve Melinda Gates Vakfı dünyanın en büyük ikinci hayır kurumu.

  • 2024-01-16 22:22 Ben en büyük sanıyordum gerçi. Norveç bazlı bir kurum varmış çok daha büyükler ama Gates daha çok bilindiği için onu kullanayım örnek olarak

  • 2024-01-16 22:22 Vakfın toplam varlıkları 70 milyar dolar. Senelik harcamaları da 6-7 milyar arası. Ama devletler bambaşka bir boyuttalar. ABD’nin geçen seneki toplam dış yardımı bunun on katıydı. Sırf insani yardımlara odaklansak bile, yani afetlerde, kuraklıklarda yapılan acil yardımlara, o bile 12-13 milyar ediyor. Gates Vakfı’nın iki katı. Almanya’nın da bunda yarışır bir bütçesi var ve bunlar sadece dış yardımlar.

  • 2024-01-16 22:23 Diyelim ki hayvanların daha az acı çekmesini önceliklendiriyorsunuz. Servetinizde birkaç veteriner klinik kurabilirsiniz. Yahut lobi yaparak, seçim kampanyalarına bağış yaparak endüstriyel hayvancılık politikalarını değiştirmeye çalışabilirsiniz. Hangisini yapacaksınız? Klinikler kesin ama ufak bir fayda sağlayacak. Lobi ise riskli ama işe yararsa dev fayda sağlayacak. İşte tüm bunlar etkili altruizmin bünyesindeki sorular.

  • 2024-01-16 22:24 FTX’in kurucusu sürekli etkili altruizmden dem vuruyordu. Birçok genç bu kavramı Peter Singer sayesinde değil, Sam Bankman Freed sayesinde duydu. Her yerde boy gösteriyor, her şeye sponsor oluyor, milyarları var kağıt üstünde. Sonra kasa süre içinde borsası ve serveti battı biliyorsunuz. Müşterilerin parasıyla oynamaması gerekirken abidik gubidik yatırımlarda kullanmış, hali hazırda suçlu bulundu. Başka davaları da sürüyor. Ben merak ediyorum acaba o da yaptıklarını böyle rasyonalize ediyor muydu? Bunları bunları yapıyorum ama bu sayede milleti yardımseverliğe de yönlendiriyorum diyor muydu? Malum en iyi yalancılar kendi yalanlarına inananlardır. Bu tip sorularda, yani iyilik için her yol mübah mı tarzı sorularda benim ikna edici bulduğum prensip şu.

  • 2024-01-16 22:24 2000’li yıllarda bu sağlık raporlarından ve Singer’ın fikirlerinden etkilenen insanlar tam da bu doğrultuda örgütlenmeye başlamışlar. Bir grup Oxford Üniversitesi’nde, Felsefe Departmanı’nda, bir diğeri de ABD merkezli bir hedge fund’ta. Kısa süre içinde bunlar birbirleriyle buluşup koklaşıyorlar, fikir alışverişi yapıyorlar, başlarda ölçek küçük ama çok geçmeden bir balina ultalarına takılıyor. Dustin Moskowitz, Facebook’un kurucularından. Eşiyle birlikte tam 8 milyar doları önlerine yığıp, bu parayla maksimum fayda sağlamak istiyoruz, bizi yönlendirin diyorlar. Ki o günden beri 13 milyar dolara çıkmış servetleri. Bu sayede Open Philanthropy isimli bir girişim ortaya çıkıyor. Şu anda tavsiye ettikleri bir numaralı konu sıtma.

  • 2024-01-16 22:25 Bir çocuğu ilaçlarla korumanın maliyeti 7 dolarmış, tavsiye ettikleri o en iyi programlara yapılan her 5 bin dolarlık yatırım bir çocuk hayatı kurtarıyormuş. Sivrisinek ağlarıyla koruma sağlamak da benzer etkinlikte.

  • 2024-01-16 22:25 Üçüncü tavsiyeleri ağ vitamini eksikliği hakkında. Her sene 200 bin çocuk ölüyormuş bu yüzden. Tahminen her 4 bin dolarda bir çocuğun hayatı kurtuluyor.

  • 2024-01-16 22:25 Diyeceksiniz ki bu niye bin numaralı tavsiye değil? Daha verimli gözüküyor. Gözüküyor da bu hesapları yapmakta kullandıkları araştırmalara duydukları güven aynı değil. Sıtma araştırmaları daha kaliteliymiş

  • 2024-01-16 22:26 Gelişmekte olan ülkelerde öğretmen sayısını arttırmanın veya sınıfları küçültmenin etkisi azmış. En çok para da bunlara gidiyor

  • 2024-01-16 22:26 Halbuki çok daha ucuza, çok daha iyi sonuçlar veren bir yaklaşım var. O da çocukları yaşlarına göre değil, becerilerine göre gruplamak. Baştan sınavlarla becerilerini ölçüyorsun. Eğer ikinci sınıfta olması gereken birinin okuma becerisi üçüncü sınıf seviyesindeyse oraya gidiyor. Bu sayede her grup daha iyi öğreniyormuş. Sadece yukarıdakiler değil aşağıdakiler de. Maliyetinde sadece bir sınav olduğu için çok verimli oluyor program.

  • 2024-01-16 22:28 Moskowitz’in katılımı bu akımın kalbinin Oxford Akademiyası’ndan ve finans dünyasından Silikon Vadisi’ne taşınmasını sembolize ediyor. Orada hem para bol, hem teknik kafalı insanlar bol, böyle optimizasyon problemlerine çok meraklılar, hem de tanrı kompleksleri var

  • 2024-01-16 22:28 Şu anda gezegenin diğer ucunda bin kişinin hayatını kurtarmak dururken o parayla müze açıp işleten insanlara ayıplamıyoruz. Tam tersine tebrik ediyoruz iyi iş yaptınız diye. Ama etkili altruistlerden oluşan bir toplumda bu kişi gayet de ayıplanabilir. Hatta neredeyse toplu katliam yapmakla suçlanabilir.