Highlights

  • 2024-01-03 23:30 Persona, Bergman’ın 1966 yapımı bir filmi. Aslında her filmin, her kitabı ya da her şiiri anlamamız için… …öncelikle sanatçının ya da yönetmenin, yazarın hayatını anlamamız, bilmemiz gerekiyor az çok. 14 Temmuz’da İsveç, Uppsala’da doğmuş kendisi. Babası bir protestan papazı. Filmlerinde ölümü, dini konuları ve varoluşsal temaları işliyor kendisi. Belki ilerleyen zamanlarda diğer filmlerinden de bahsedebilirim. Bergman annesinden beklediği sevgiyi göremiyor. Annesinin sevgisi ona yetmiyor. Daha fazlasını istiyor. O idi pus kompleksine de değineceğim yine bu konuyla ilgili olarak. 5 evlilik yapmış biri aynı zamanda

  • 2024-01-03 23:30 Bergman konuşuyor. Diyor ki, aynen alıntılıyorum. Kadınlarla çalışmayı seviyorum fakat cinsiyet benim için fark etmiyor. Dedikten sonra, rol yapmak kadınların uzmanlık alını. Kadınlar bu konuda daha yetenekli. Bunu olumsuz anlamda söylemiyorum. Daha açık oluyorlar. Aynaya bakmaktan daha çok keyif alıyorlar. Seyirci aynadır. Bir kadın kendisine bakarken utanmamayı öğrenmiştir diyor. Şimdi… Ben bunu çok seviyorum fakat bu yorum oldukça kişisel ve cinsiyetçi. Oyunculuk cinsiyetten bağımsız düşünülmeli bence. Çok iyi erkek oyuncular da var çünkü.

  • 2024-01-03 23:30 Filme geri döndüğümüzde yine gerçekliğin, varoluşun sorgulandığını görüyoruz. Daha en başında kurban edilen bir koyun ve çarmıha girilen İsa’ya yapılan göndermeler önemli. Babası bir din adamı çünkü Bergman’ın. İnanç konusundaysa dışarıdaki bir tanrının varlığına inanmadığını, her insanın içinde tanrının bir parçası olduğunu söylüyor.

  • 2024-01-03 23:31 Sahne ilerliyor. Elektra rolündeyken bir anda susuyor Elizabeth. Elektra Sofocles’in elektrası. Elektra kompleksinin elektrası. Sahne ilerliyor. Elizabeth aniden sustuğu tiyatro oyunundan hastaneye gelmiş. Hiçbir şekilde fizyolojik bir problem bulunamıyor. Ama doktora bu görevi almaya çok gönüllü olmadığını belirtiyor. Baktığınızda kim personasıyla karşı karşıya gelmeyi riske eder ki? Gerçek kendimiz ve ideal benliğimizin bir çatışmasıdır bu. Peki gerçek kendimiz kimdir?

  • 2024-01-03 23:31 Küçük bir bilgi, tiyatroyla ilgilenen çoğu kişi aslında kendisini bulmakta zorlanan, kendisini diğer insanlara oranla çok daha fazla arayan insanlar. Ve hayattaki pek çok çatışma aslında ideal benlik ve gerçek benlik arasındaki uçurumdan kaynaklanıyor. Bu fark ne kadar fazlaysa, depresyona girme olasılığınız o kadar artar. Neden yapamıyorum? Neden böyle değilim? diye düşünebilirsiniz

  • 2024-01-03 23:31 Amacı idealize ettiği Elizabeth olmaktır. Buna ulaşamamak onu yer ve bitirir. Sen de kendini bana dönüştürebilirsin. Tabi senin daha büyük bir ruhun var der. Peki ya Alma da Elizabeth’in personasıysa? Aslında bakış açımıza göre kimin persona olduğu da değişiyor. Alma’nın bakış açısıyla Elisabeth Fogg ile persona. Alma’nın soyadının olmaması size de şaşırtıcı geldi mi? Bu bana Bergman’ın soyunu ait hissetmediğini çağrıştırıyor. Elisabeth’in soyadı var, ona ait olmak istiyor çünkü.

  • 2024-01-03 23:32 Sonrasında Alma, Elizabeth’e daha da öfkeleniyor. Onu konuşturmak için çok çabalıyor. Çünkü aslında bu sessizlik de bir persona. Elizabeth dayanamayıp Alma’ya tokat atıyor. Tam Alma da ona saldıracakken dur diye bağırıyor Elizabeth. Personanın ve gerçek benliğin çatışmasını bir kere daha görüyoruz. Persona ancak hayati bir durumda dile geliyor. Hayatı risk altındayken, ölümle karşı karşıyayken, gerçek olmayışı bozulacakken Alma ona şimdi gerçekten korktun değil mi?

  • 2024-01-03 23:32 Nasıl mı? Bergman kendisini kadın karakterlerinin arkasına gizledi. Yalan söylediğini söylemesi onu dürüst biri yapar mı? Bilemiyorum. Kadın oyuncuların hepsi kendi personası. Kendisini filmde Elektra karakterini canlandıran Elizabeth’in arkasına gizliyor Bergman. Aslında incelememiz gereken şey Oedipus kompleksi. Anneye aşık olan erkek çocuk. Oynadığı Elektra karakteri babasının intikamını annesini öldürterek alır. Annelik bağını yok sayar. Elizabeth’in tam da bu oyunu oynarken susması anlamlı olsa da tersine çevirip cinsiyetleri değiştirirsek Bergman’ın hikayesine ulaşıyoruz. O Oedipus kompleksi demiştim. Sophocles’in Kral Oedipus isimli trajedyasının trajedi sözcüğü buradan geliyor.