Highlights

  • 2024-10-13 09:55 Çetin’in bahsetmişti zaten Noam Chomsky’nin Requiem for the American Dream belgeselerinde. Bütün bu sistemi zaten anlatıyor, Amerika üzerine anlatıyor ama yani dünyada da böyle aslında.

  • 2024-10-13 11:58 Bir de yine İlhan Pape ve Noam Chomsky’nin yazdığı Filistin mevzusu nasıl çözülürle ilgili bir kitap var.

  • 2024-10-13 11:58 O yüzden de biraz o konuyu da ekstra öğrenmek istediğim için Ethnic Cleansing of Palestine. Şimdi kitabı bulamadım, burada bir yerdeydi ama. Elan Pappel’in bir kitabı var, onu aldım.

  • 2024-10-13 12:55 Pamuk İmparatorluğu kitabında. Ya abi şöyle söyleyeyim, ben hep diyorum yani bu tarz böyle hani tarihi bir kitap ama güncel olaylarda da anlamanı çok yardımcı olan bir kitap. Bu tarz kitapları ben çok seviyorum. Yani daha önceki işte şeyde, David Graeber’in kitabında da mesela… İnsanlık Tahrir’le ilgili bir şey anlatıyor. Doğru, belki 20 bin yıl önce olmuş ama hani bugün hala bazı şeyleri anlamana yardımcı oluyor. Bu kitap da hakikaten öyle bir kitap. Yani ben yine çok beğendiğim bir kitap oldu. Tabii hala okuyorum. Okuduğum kısımda artık şey böyle… …işte… …endüstri devriminin artık yavaş yavaş başlaması… …işte İngiltere’nin bu su değirmenlerini kullanarak… …yavaş yavaş artık fabrikalar üretip… …bu fabrikalarda da işte pamuğu işleyerek, iplik yaparak

  • 2024-10-14 23:14 Ama ne zamanki işte bu fabrikalar ortaya çıkmaya başlıyor İngiltere’de, o zaman da bu işte maaşlı işçi kavramı ortaya çıkmaya başlıyormuş. Hani bugün merak edenler varsa niye biz hala maaşlı işçi olarak çalışıyoruz, onun ilk çıkış noktası İngiltere’deki endüstri devrimiymiş

  • 2024-10-13 12:53 Orada mesela çocuk diyor ki, çocuk 9 yaşında abi, saat 5 buçukta kalkıyormuş, akşam 8’e kadar çalışıyormuş. Totalde hani iki şeyi varmış, arası mı ne varmış, işte bir yemek falan molası falan varmış. Ama totalde 14 saatlik çalışma şeyi varmış ve bunun karşılığında da normal bir insanın aldığı paranın dörtte biri kadar. bir maaşla çalışıyormuş, işte kadınlar yarısı kadar maaşla çalışıyormuş, çocuklar dörtte biri kadar şeyle çalışıyormuş ve fabrikada çalışanların da yüzde altmışı falan böyle şey kadın ve çocuklardan oluşuyormuş aslında.

  • 2024-10-13 12:53 Onun bir kitabı var, Disappearance of Childhood diyor, orada bundan bahsediyor. O kitabı okumamıştım ben. Postman’ın diğer kitaplarını okumuştum ama. Yani çok aslında uzak bir yıl da değil, 1800 yıllar falan. Ama hani çocukluk kavramı diye… Çünkü çocuk oldu, işte 9 yaşına geldi, ne yapacak? Fabrikaya gidiyor, çalışıyor falan. Çok.

  • 2024-10-13 12:54 Merak edenler varsa işte benim gibi, kapitalizmin nereden çıktığını, maaşlı çalışmanın nereden çıktığını. İlk böyle başlıyor, tabii sonrası şeyle değişiyor, Henry Ford’la değişiyor. 8 saate düşüren de Henry Ford’dur. 14 saatten 10 saatten. Bir daha haftada 6 gün falan çalışıyorlarmış. Kendi arabalarını alabilsinler diye bu arada. E tabi tabi. Ya burada da yani abi şeyi görüyorsunuz. Daha çok satmak için yani. Ya burada da şeyi de görüyorsun mesela şehirler mesela birazdan ona göre şekilleniyor. Çünkü fabrikayı yapıyor adam 3000-4000 kişi çalışıyor fabrikada. Hani devletle öyle bir ilişki kurması gerekiyor ki ya ben bu 4000 kişiyi nasıl oraya götüreceğim değil mi? Yani kendi evlerinden. O yüzden mesela işte altyapı yatırımı yapıyor bu sefer devlet. Hani devlet şeyi para harcıyor ki kapitalistler şey yapsın diye, para kazansınlar diye.

  • 2024-10-13 12:53 Noam Chomsky’nin Requiem for the American Dream belgeselerinde. Bütün bu sistemi zaten anlatıyor, Amerika üzerine anlatıyor ama yani dünyada da böyle aslında. Aynen. Burada ama bence kitap çok iyi anlatmış. Tek bir yere odaklanmıyor. Bütün dünyaya yayılıyor. Hindistan’da ne oluyor, o anda onu görüyorsun. Mısır’da ne oluyor, onu görüyorsun

  • 2024-10-13 12:54 işte Almanya niye hani bir anda çok büyük bir devlet oldu ya da işte Fransa bir anda İsviçre mesela nasıl çok büyük bir ülke haline geldi İngiltere’de de öyleymiş değil mi? Lordların falan arazileri var. İnsanları bu arazileri tahsis ediyorlar. Onlar çiftçilik yapıyor. Onlar da karşılığını alıyorlar. Sonra o endüstriyel devrimle beraber hadi yallah diye bunlara tekmeyi vuruyorlar. Gidin bir yerde çalışın. Adam nasıl geçinecek başka türlü? adam şey yapıyor abi keşke onu yapsa adam diyor ki ben diyor fabrika kurdum gelip fabrikada çalışacaksın diyor artık sen sadece değil eşin de gelecek çalışacak diyor çocukların da gelecek çalışacak diyor çünkü hani sen o şeye muhtaçsın yani adama muhtaçsın adamda bu sefer sana şey vermek yerine çünkü şey artık para etmiyor şeye kıyaslı çünkü orada sen atıyorum makineler çalıştığından ötürü çünkü şeyden de bahsediyor işte buharlı makineler de artık işin içine giriyor üretip normal işe başlıyor.

  • 2024-10-13 10:32 Ben bu True Cost diye bir belgesel vardı Netflix’te. Netflix belgeselerine çok inanmak da zor oluyor ama. Bu fast fashion markalarıyım. Direkt marka vermeyeyim, dava yemeyelim. şey diyorlarmış işte ben mesela pamuk alırım ama Hindistanlılardan ama işte ne bileyim o bir tipi pamuk alırım o da özel bir tip pamuk ve onun için özel bir ilaç kullanması gerekiyorlar pamukları uygulamaları gerekiyor ki şey olsun o tarz bir pamuk üretsin işte pamuklanmıyor şey olmuyor falan kıyafetli konu zaman tiftiklenmiyor

  • 2024-10-13 10:35 süreç. Mesela o konuyla ilgili beni en çok şey yapan endüstriyel devrimden bağımsız One Child Nation diye bir belgesel var Amazon’da. Çin’de hep tek çocuğa izin veriyorlardı ya. İki çocuk yasaktı. Abi bunu nasıl sağlıyor devlet yani? Çünkü çocuk doğmasını engellemek kolay bir şey değil baktığın zaman.

  • 2024-10-13 12:45 Çok az okudum gerçi ama Yanis Varoufakis’in Talking to my Daughter kitabı. Ekonomi Bakanı Yunanistan’da. Evet, Yunanistan krizden sonraki ekonomi bakanı. Şu an YouTuber kendisi bu arada bırakmış bakanlığı. Öyle mi? Bakanlığı bıraktılar YouTuber olduğunu bilmiyordum. İşte dünyada niye adaletsizlik var? İşte kapitalizmin doğuşundan falan bahsediyor işte. Market sistem nasıl oldu, bankacılık sistem nasıl oluştu falan. Küçük bir kız çocuğuna aslında, küçük bir kız dedim işte ortaokul çocuğuna mesela, kapitalizmi ve dünya düzenini anlattığı, zaten yedi gündemi, dokuz gündemi ne yazmış kitaba, başında ön sözde anlatıyor. Tatildeydim diyor. Böyle bir kitaba ihtiyaç olduğunu düşündüm diyor. Hani gençler falan şey yapsın, okusun, bilgilensin gibisinden. İşte 7 gündemi, 9 gündemine yazmış kitabı. Sonra editöre vermiş, düzeltmişler. Sonra da yayınlanmış. Ama baya popüler bir kitap. Ben de merak ettim hani mesela çünkü çocuklarına da anlatacaksın bazı şeyleri. Nasıl anlatıyor vesaire gibi. Bize kimse anlatmıyor abi yani bunları. Evet abi ben de böyle bilmediğim için aldım yani.

  • 2024-10-13 12:52 İlhan Pape dediğimiz abi yani Ethnic Clans of Palestine’i de yazar abi aynı zamanda. Aktivist bir adam ve İsrailli yani. Aslında İsrailli Yahudi bir adam ama İsrail devletinden ve şu anki siyonizmden nefret eden bir adam. Ona karşı olan bir adam diyor en azından. Adam mesela şey diyor yani çift devletli çözüm diye bir şey yok. Zaten bununla oyalıyorlar diyor dünyayı. Halbuki tek devlet çözümü olacak, Filistin devleti olacak. İsrail devleti diye bir şey olmayacak ama İsrailler de onunla beraber Filistin devletinin içerisinde yaşayacak çünkü orası Filistinlilerin gibisinde. Bu kitap yazıldığında daha bu 7 Ekim olayları olmamıştı. Bundan 4 sene önce falan yazılmış bir kitap. Mesela ekonomik boykotun ne kadar önemli olduğunu falan da anlatan bir kitap. O yüzden biraz açıkçası o konuda bilgilenmek istediğim için

  • 2024-10-13 12:52 Inventor of the Future diye bir kitap. Buckminster Fuller’ın hikayesi anlatıyor. Bu benim listemdeydi. Steve Jobs’a başlıyor kitap. Mimar, tasarımcı, araba yapmış, geodesik doğumu yapmış, oyuncak yapmış. Farklı düşün reklamında şeyi gösteriyorlardı, videosunu. Aynen. Steve Jobs’un özellikle hayranlık beslediği bir adam ve adam ölmeden birkaç ay ya da sene önce Steve Jobs’la görüştürülmüşler. Steve Jobs’un büyük hayranı için Steve Jobs’la görüşmesiyle başlıyor kitap. Oradan sonra geriye gidiyor. Bu abi çok değişik bir ayrıca. Kendimi en çok sorgulamama sebep olan insanlardan bir tanesi Buckminster Fuller. Ben genel olarak hayat hikayesini biliyorum. Tam böyle detaylı biyografisini okumadım. Ancak bir insan bu kadar mı kabiliyetli olur? Yani sadece yetenek mevzusu da değil yani. Adam çok iyi yazar, kitapları var, çok iyi tasarımcı, fikir insanı, gelecekle ilgili tahliller yapıyor, birçoğunu tutturmuş falan. Çok değişik bir adam ve yani işte bütün tasarımı ilgi duyan, saygı duyan insanların da takip ettiği bir adam. Çok saygı duyduğu bir adam. Abi sen bu kadar yeteneği nasıl sığdırdın bir ömre yani? Bir noktada bunu sorguluyorsun çünkü bizim hiçbir şeye vaktimiz yok falan diyoruz. Abi eskiden insanlar öyle değilmiş yani ben hep böyle işte okuyorum 50’li 60’lı yıllarda yazılan kitapları tasarımla ilgili falan. Abi herkesin 3 tane falan meziyeti var yani minimum. Biz abi React öğreniyoruz bitti işte React Developer’ım diye mesela çıkıyoruz işin içinde. Bir tane meziyet. Anladın mı? Adam bir bakıyorsun yani muhtemelen adamlar bugün mesela hayatta olsalar ve yazılımcı olsalar mesela. hemen hemen her teknolojide yazılım geliştirebilecek kabiliyette olurlardı diye düşünüyorum. Birazcık da o tarafa doğru gitmek lazım. Yani o çok gönüllülük ve çok kabiliyetli olma tarafında. Biraz kendimi sorgulatan bir adam yani bu. O yüzden de merak ettiğim için böyle biyografi çıktı