Highlights

  • 2024-12-12 08:14 72 tane teli var bildiğim kadarıyla kanunun ya bu da tabii çok geniş bir ses aralığı demek artı 24 grup tel sadece 24 sese karşılık gelmiyor. Sonsuz koma sesleri, ara sesleri, bilmem neleri falan vermek mümkün. Bir enstrüman kanundan daha doğulu olamaz.

  • 2024-12-12 08:28 Bunlar film müziğe ne benziyor demek yani henüz film teknolojisinin bile bulunmadığı yıllarda bestelenmiş şeyler için böyle demek biraz ilginç ama hakikaten klasik müzik yani özellikle romantik dönem klasik müzik eserlerinin işte böyle telifsiz falan diye de herhalde filmlerde bu kadar çok kullanılıyor olması bir noktada böyle bir kulak dejenerasyonu yaratmış olabilir yani.

  • 2024-12-12 08:35 Sonat için 1808 falan olması lazım. Gene yani bu bildiğimiz bütün yani aklımıza gelen eserleri sağlık zamanı. Zaten 1800’lere başında başlamış. Birden sağır olmadığı, işitme kaybı diyelim onu yavaş yavaş gidiyor. Ondan önce zaten Mozart ve Haydn etkisinde biliyorsun.

  • 2024-12-12 08:42 Fransa’daki burjuva devrimlerinin en büyük handikapı, burjuvaların gidip asil ünvanlar satın alıp soyluluk kazanması. Çünkü soylu olmadan belediye başkanı falan olamıyorsun ya, belediye meclisine giremiyorsun, ne kadar paran olursa olsun. Öyle satılıyordu dönem dönem bu 18. yüzyıla yaygındı. Almanya’da da var mıdır bilmiyorum vardır herhalde yan yanalar çünkü.

  • 2024-12-12 08:45 Dinleyelim hocam. Bizim ulusal tarihimizde dershane zili, okul zili ve geri vites melodisi olarak yerleşmiş olsa da. Düşünsenize, bu belki de en ünlü eseri ama kendisi bunu müzik olarak görmemiş. Ve buna bir numara vermemiş, bir opus vermemiş, yayınlamamış. Bunu çekmecesinde buluyorlar müzik tarihçileri. Öyle unutulup gidecekti. Yani kaybolup gidebilirdi yani.

  • 2024-12-12 08:45 Senin bu demin bahsettiğin ayışı sonatı, romantik müziğin başlangıcı kabul ediliyor, miladı kabul ediliyor yani. Ve işte Göte bunu dinliyor. Bu nasıl bir adam oluyor? Yani bu nasıl biri besteleyebilir bunu diye tanışıyor Beethoven’dan. Tabii tanıştıktan sonra şaşkına uğramış. Çünkü biraz kaba saba köylü bir adamdır Beethoven. Normal hayatında giyimine, kuşamına dikkat etmeyen, böyle aristokrat kurallara yabancı biri olduğu için hayal kırıklığına uğramış.

  • 2024-12-12 10:20 Türkler Beethoven’u sever bu arada. Evet. Severler yani. Evet, ilginç bir şekilde seviyoruz yani. Türk kulağına uygundur. Beethoven’u severler. Mesela Mozart’a tercih ederler. Mozart daha sakin kalıyor ya müzik olarak. Beethoven daha hareketli, heyecanlı ve coşkulu olduğu için severler.

  • 2024-12-12 10:20 Herhalde en çok sevilen de Beethoven’dır yani, en çok bilinen. Bir de Vivaldi tabii. Dört Mevsim, şu bu falan filan onlar çok popüler. Birkaç tane Tchaikovsky belki. Tchaikovsky’de sevilir müzik olarak. Ama onun zaten müziği de kültür olarak yakın bir coğrafyadan geldiği için, onu ayrıca konuşuruz.

  • 2024-12-12 10:23 Bak, senfonilere böyledir yani. 1-2-3, 3’de başlıyor dikkat çekmeye. Dört, beş büyük bir sıçrayış. Altı böyle. Yedinin de adaçya bölümü, yavaş bölümü çok iyidir. Mükemmeldir. Onu izleyenler varsa bu şeyden hatırlayacaklardır. Popüler kültürden örnek verirsek. Nicolas Cage’in bir filmi vardı. Dünyanın sonu geliyordu böyle ve kurtaramıyorlardı. Yani umutsuz bir şekilde dünya yok oluyordu. Kehanetti galiba Türkçe’ye çevrilme filmi. Onun final müziği olarak kullanılmıştır

  • 2024-12-12 10:23 Yani onu dinledikleri zaman hatırlarlar. 9’da zirve yapıyor. 10’u besteleyebilseydi neler olurdu bilmiyoruz. Şeyleri de böyledir. Piyano concertoları da 3 ve 5’i en iyisidir. Yani 5 zirvedir. Buradan dinleyicileri tavsiye ederim. Bir de keman concertosunu mutlaka dinlesinler diyelim.

  • 2024-12-12 10:25 Berlioz’u da 5 dakika ayıp olmasın şimdi? Ama ne yapalım, yapacak bir şey yok. Yoksa hiçbir zaman bitmeyecek bu şeyin İstanbul ansiklopedisi var ya, G harfine kadar… Reşat Ekrem Koç’un. Reşat Ekrem’in ansiklopedisi gibi olacak ondan sonra böyle kalmayacak.

  • 2024-12-12 10:27 Stanley Kubrick’in Shining’ini söylüyor. Söylediği film o. Onun çünkü giriş sahnesinin müziğidir bu. Dinlettiğimiz pasaj, öyle diyelim parça. Ve bu senfoni gerçekten ölmeden önce dinlenilecek eserler arasında… Ben bunu 1880’lerde falan beslenmiştir diye düşünüyordum. Ama 1830’da bestelenmiş. Yani bu Berlioz’un hayatını falan çok bilmediğim yıllarda o kadar ileri bir müzik yani. Aslında senin o dediğin ya hani sahne sanatlarına dönüyor, anlatıma dönüyor. Bu senfoni gerçekten baştan sona bir film anlatıyor gibi.

  • 2024-12-12 10:37 Bach’ı konuştuk ve Bach’taki o işte tanrı aşkını, Tanrı aşkı üzerine uğramıştık ya, o onun müziğine bir ulaşılmazlık, erişilmezlik katıyordu ama dediğim gibi duygulardan arındırılmış bir müzikti.

  • 2024-12-12 10:37 romantik dönem destekarları, bunlar böyle tanrıya aşık insanlar değil, bunlar gerçek, dünyevi kadınlara aşık ve bir türlü de ulaşamayan. İşte o dönemin bunlar aristokrat olmadıkları için bunların sevdikleri bunlara bakmıyor. Müzisyenlere ciddi gözle bakılmadığı için Havai’yi işte bohem tipler diye aileler kızlarını bunlardan uzak tutuyorlar falan. Ve bunlar işte biri beş yıl birine mektup yazıyor, biri on yıl öbürünün peşinden koşuyor falan.

  • 2024-12-12 10:40 Mesela insanlar Nazım’ın şiir yazdığı için 13 sene hapis yattığına inanıyor artık. Yani tıpkı fes taktı diye şapka takmada da idam edildiğine inanıyor ya öbürü. Nazım’ın da bir şiir yazdı diye on üç yıl hapis yani masumlaştıracağız ya adamı. Ya işte boşu boşuna idam edildi de aslında suçlu değiller de işte yok bir şiir yazdı diye on beş sene yattı falan. Öyle değil işte o.

  • 2024-12-12 10:41 Ya adam yasa dışı bir partinin, Türkiye Komünist Partisi’nin MK üyesi adam. Başına geçmeye oynuyor, şeyleri de beğenmiyor.

  • 2024-12-12 10:41 başa geçecek, partiyi tekrar Kemalistlerle savaşan bir örgüte dönüştürecek. Moskova bile karşılıyor Nazım’ın bu işleri yapmasına.