Note

kisisel gelisim cok eski bir merak

Highlights

  • 2024-10-11 11:23 Ajansımın ayarladığı transfer aracı yanaştı terminali, kapıyı açtım. O sırada yanınızda birisi belirdi, yakasında bir şeylerle görevli olduğunu hani temsil eden kur denili bir kart vardı. Ve haydut kılıklı bir adam, burada duramazsın, park edemezsin falan diye böyle kafelenmeye başladı baya galiz küfürler bağırıp çağırdı durdu ben de sakin ol kardeşim beni bıraktı gidiyor işte dedim bu sefer bana yöneldi gözleri büyüdü yerinden çıkacak gibi oldu üstümü yürüyüp itiklemeye başladı elimde bavulla böyle şaşkın şaşkın bakınırken bir baktım ki beni bırakan şoför tırıs tırıs hemen vınlamış gitmiş tek başıma kalmışım sonradan o kişinin bu havalimanı personelini taşıyan servis araçlarıyla ilgili bir personel olduğunu anladım öğrendim, bağırarak küfretmeye devam ediyordu. Şimdi bayağı tepem attı ama yapacak bir şey yok, uçağa yetişeceğim. Fakat bir yandan da adamın bu yaptıkları yanına kar kalsın istemiyorum. O dönemde terminenin dışında devreye gezen özel hareket polisleri vardı. Onlar gözüme çarptı. Gel bakalım anlatalım şu memurlara derdimizi dedim. Adam elini beline attı. Silah çıkardı, karnıma dayadı, dedi ki şikayet edersen milini doldururum ver mili gibisinden bir şeyler söyledi. İşte burada şimdi tabii bütün detaylarına girmek mümkün değil ama hani tabii ki öte yandan burada asla anlatamayacağım bazı sebep ve olaylardan ötürü silahla birkaç kez burun buruna geldim. Hatta bir tanesinde tam böyle iki gözümün arasına dayandı. O duyguyu bilirim ve silahsız birine silah çeken birinden her şeyi beklemeniz gerektiğini de biliyorum acı tecrübelerle. Yine de bütün bu tecrübelere rağmen büyük bir hata yaptım ve adamı umursamadım, kolundan çekip polislerin yanına götürdüm, şikayetçi oldum. Sonra içeri girdik, havaalanı karakoluna gittik, görevli polis memuru dedi ki, şimdi ifade vermen için savcının gelmesi lazım, o da birkaç saat sürer, bazen böyle daha da uzun sürebiliyor falan. Artık ne kadar doğruydu bilemiyorum ama uçağım kalkmak üzereydi. Çaresiz şikayetimi geri çektim. Peki dedim ben şimdi şikayetçi olmasam siz bir şey yapmayacak mısınız? Yok yapmayacağız dedim. Böylece olay o esnada kapandı. Sonrasında başka polislerden öğrendim ki dönerken uçağıma bu adamı taksiciler fişteklemiş, para veriyormuş bu gelen Uber araçlarının şoförlerini işte itip kalksın tehdit etsin falan diye. Bizim aracı da Uber aracı zannetmiş meğerse değildi oysaki. Hepsini bizzat tanıdığım, hepsinde miyim de çoğunu tanıdığım bizzat havaalanının kurumsal iletişimcilerine durumu aktardım. Onlar da ölü taklidi yaptı. Şimdi o adam birilerini vurdu mu benden önce ya da sonra bilmiyorum. Ama uçakta huzurla göğü kaplayan o bulutları izlerken benzer bu tip her olaydan sonra aklıma gelenleri bir kere daha düşündüm. Yani hayatım birkaç saat önce benimle doğrudan hiçbir ilgisi olmayan bir sebepten dolayı sona ermiş olabilirdim. Beni hiç tanımayan, bilmeyen birinin elinden okuduğum, yazdığım, çizdiğim, hayalini kurduğum, umut ettiğim her şeyimle birlikte bir hiç uğruna sağlığa veda edebilirdim. Üstelik belki sohbet edebilsek beni sevecek, hatta koruyup kollayacak birinin eliyle.

  • 2024-10-11 11:23 Eğitim dediğimiz mesele tabii ki kişisel gelişimin içerisindeki gizli öznelerden biri. Türkçe bir kavram ama ilginç bir şekilde eğitim aslında hayvanları besleme ve yetiştirmeden geliyor. Mesela siyaset de öyle ya, siyasetin kökü seyis. Seyis de hani bildiğimiz at bakıcısı. Yani bu siyaset dediğimiz şey at bakımı, hayvan güdümü falan gibi bir şey ama öğretim mesela yine Türkçe bir kavram o da alıştırma demek ama bir yanıyla da evcilleştirme demek

  • 2024-10-11 11:24 Yani akıllı başka bir şey, zeki başka. Zeka ölçülebiliyor, akıl ölçülemiyor. Zeka teknik, akıl daha çok etik odaklı. Yani önemli olan bir kavram, bütün bu tanımların bir dip toplama olarak kişisel gelişimin temeli özünde cevheri keşfetmek var. Yani içimizde bir cevher var. Henüz onun farkında değiliz ve bir teknik, bir rehber, bir kroki, bir şema bize bunu gösteriyor.

  • 2024-10-11 11:24 İnsan içgüdüleriyle değil, aklı ve özgür iradesiyle hareket eder ve bu da ancak eğitimle mümkün hale gelir. Yani eğitim insanı ahlaki bir varlık yapmanın ve topluma katkıda bulunmanın en önemli aracıdır. Kanta göre. Öte yandan mesela Ivan Ilić çok meşhur da bir eseri vardır. Çok da güzel bir çeviriyle Türkçe’ye kazandırılmış. Okulsuz toplum diye. Der ki Ilić, okullar kapitalist toplumun üreme organlarıdır. Çocuklar bu yerlerde geleceğin tüketicileri olarak tasarlanırlar diyor. İşte işin sırrı bu şizofrenik durumda yatıyor esasında. Kişisel gelişimin beslendiği kaynak da bu. Yani eğitim insanın yontulması için, budaklarından, çukurlarından, uyuklarından arınması için, düzgünleşmesi için mecbur bir süreç. Ama bunun kurumsal olarak verildiği durumda ne kadar karşılık buldu?

  • 2024-10-11 11:26 Yani modern çağın arayışı değil, kişisel gelişimi. Aksine kökeni antik çağlara kadar dayanıyor. Yani Sokrates’in mesela kendini bil mottosu nedir? Bizatihi mükemmel bir özetidir kişisel gelişim çağrısının. Hatta kişisel gelişimin bizzat antik Yunan’dan gelme bir çaba olduğunu dahi düşünebiliriz örneklere bakarsak.

  • 2024-10-11 11:25 İşte o dönemde başlangıç noktası da bu kişisel gelişimin bugünküne en yakın tanımıyla Samuel Smiles’ın çok meşhur 1859 tarihli Self-Help isimli kitabı. Ne demek? Kendine yardım et, işte kendi kendine becer, kendine eğit, donat falan gibi bir anlama gelebilir. Ama tabii bugünkünün en önemli kilometre taşıyan, bugünkü kişisel gelişimin tabii ki 20. yüzyılda yani 1900’lü yıllarda Dale Carnegie. Benim de mesela kişisel olarak bu süreçte tanışmam Dale Carnegie’ydi. Sanıyorum neydi? Onu da bir türlü hatırlayamıyorum. Çok etkilendiğim bir kitaptı ama. Böyle insanları etkileme sanatı mıydı ya da insanlarla iletişim kurabilme sanatı mıydı?

  • 2024-10-11 11:26 Sosyal medyada karşıma çıkan etkinliğimiz bu kişisel gelişim etkinliğinin veya farkındalık mı bilmiyorum. Başlığı şöyle Dolunay’da twerk atölyesi. 5 Şubat pazar akşamı buluşuyoruz. 20-22 saatleri arasında Dolunay’ı twerkleyerek ve pelvisimize dalarak selamlayacağız. Yani Dolina’yı selamlayacaklar. Nasıl selamlayacaklar? Twerkleyerek ve pelvisimize dalarak.

  • 2024-10-10 06:59 Hani benim de bir mantıram olsa, haddini aşan yaşam rehberinde, hani bilmiyorum twerk performansım çok kötü, denemedim diyemem, itiraf ediyorum denedim, yapamıyorum. Neyse devam edelim.

  • 2024-10-11 11:27 Hatta ismini bile duymadığım bir kitap çıktı. 1937 tarihli Napoleon Hill’in yazdığı bir kitap. Türkçe’ye de çevrilmiş. Alayım mı diye düşündüm hatta. İsmi şu, başlığı. Düşün ve zengin ol. Nasıl? Bak muhteşem değil mi? 1937’de çözmüş. Yani şimdi de var ya bu kişisel gelişimde özellikle mesela Türkiye’de bu muhafazakâr dalgayı istismar etmek adına böyle bir janra var. İşte Allah de bırak, peygamber de sarıl, bilmem ne yap işte etrafında dön falan gibisinden. O da düşün ve zengin ol demiş. 20 yıl boyunca ama öyle az buzda bir uğraş değil. 20 yıl boyunca yazar Dünyanın en başarılı insanlarıyla söyleşiler yapmış ve bütün bunların ortak faydalarını derlemiş ve 100 milyondan fazla satmış. Türkiye’de flu kitaptan ve altın kitaplardan çıkmış.

  • 2024-10-11 11:26 Çünkü özümüzü değiştirmek sandığımız kadar kolay bir şey değil. Ve Adorno’nun da dediği gibi yanlış bir hayat doğru yaşanmaz