Highlights

  • 2024-07-04 22:31 Şimdi şu an elimde Prof. Dr. Esra Bir Yıldız’ın yazdığı bir kitap var. Sinemada akımlar diye aslında bir profesörden ya da bir akademisyenden çıkmak için… Hayli ince sade böyle özetin özetinin özeti gayet böyle herkesin okuyabileceği çok kısa.

  • 2024-07-04 22:31 Elbette sanat günlük hayattan, dünyadan, insanlıktan, kültürden, politikadan, her şeyden etkilenir değil mi? Elbette. Sanat mı dünyayı daha çok etkiler, sanat dünyadan daha mı çok etkilenir falan? Bunlar çok güzel konular üzerinde konuşmak, düşünmek çok keyifli.

  • 2024-07-04 22:30 Toplam 7 ayrı sinemasal akımdan bahsedilmiş. Bunları hemen hızlıca size saymaya çalışayım. Alman dışavurumculuğu, şiirsel gerçekçiliği, İtalyan yeni gerçekçiliği, Fransız yeni dalgası, özgür sinema, Yeni sinema ve deneysel sinema.

  • 2024-07-04 21:47 Şimdi… …sirema tarihindeki en önemli akım… bence Alman dışavurumculuğu. 1920’li yıllarda hatta onların sonunda, 20’lerin başında ortaya çıkmış bir akım bu.

  • 2024-07-04 22:33 ya da görsel olarak da çok da çarpıcı şeyler içermeyen en azından o gün için… …sinemanın Alman dışı vurumculuğuyla ortaya çıkardığı görsel üslup… …kendi dönemi için inanılmazdı arkadaşlar. Yani 1920-22 yapımı, başka birçok filmi, dönemin popüler filmlerini mesela. Oturun izleyin. Bir de Alman dışı vurumculuğunun bir örneğini izleyin. Aradaki fark çok büyük bir fark var.

  • 2024-07-04 21:49 Alman dışavurumculuğu sahip olduğu sinematografik, görsel özelliklerinden dolayı… kendi döneminin içerisinde çok ayrıksız bir sinema akımı olduğu için bence sinema tarihinin en önemli akımıdır ki az önce dedim ya akımların sonu vardır yani başlar ve biter ancak etkileri devam eder dedim ya inanın ki sinema tarihinde ben Alman dışavurumculuğu kadar etki bırakmış başka bir akım olduğuna da inanmıyorum.

  • 2024-07-04 22:35 Yani Matrix’te bile Alman dışavurumculuğunun etkileri var. Yıl 2000 yani. Düşünün 80 sene sonra kendi dönemine damga vuran Matrix gibi bir filmin görsel dokusu alenen Alman dışavurumculuğu. Çok net yani

  • 2024-07-04 22:41 Bunu itiraf etmemek mümkün değil. Çünkü Quentin Tarantino bunu yaptıktan sonra… Sinema kendisinden beslenmeye başladı ve bu kendisinden beslenme yaklaşımı bence… …Quentin Tarantino’nun çok ötesine geçti. Mesela 90’lardaki Wes Craven’in başını çektiği… …Tensile Işıl’lar, Scream ile başlayan. Nasıl? Hem korku filmlerinin klişelerini kullanıyorsun hem de korku filmi yapıyorsun değil mi? Bu Tarantino’nun etkisi. Michael Mann mesela Heat. Heat filmi, polisiye sinema tarihinden beslenen bir polisiye sinemadır.

  • 2024-07-04 22:41 Geldik dördüncüsüne. Evet artık nihayetin tamam dövmeyin arkadaşlar kusura bakmayın ama Fransız Yeni Dalgası evet Jean-Luc Godard’ın başını çekti diyebiliriz. Ya da geçtiğimiz haftalarda bahsettiğim gibi Fransız Yeni Dalgası’nın öncüsü Claude Caprol. Evet Fransız Yeni Dalgası elbette çok önemli bir akım. En önemli tarafı nedir aslında?

  • 2024-07-04 22:42 …kendi döneminin sahipsiz, kaybolmuş, hedefsizleşmiş, amaçsızlaşmış gençlerinin… …ruh dünyalarını anlatan bir filmdir. Çok

  • 2024-07-04 22:42 da hikaye anlatan bir sinema değildir Fransız Yenidalgısı.

  • 2024-07-04 22:42 Bir ruh hali sinemasıdır aslında.

  • 2024-07-04 21:57 Sinema tarihinin en büyük, en önemli akımı olarak andığım Alman dışavurumculuğunun esas adı nedir? Ekspresyonizm. Ekspresyonizm, enpresyonizme tepkidir.

  • 2024-07-04 22:42 İtalyan yeni gerçekçiliği de bir şeye tepki olarak çıktı. Neye tepki olarak çıktı biliyor musunuz? …beyaz telefon filmlerine İtalya’da 30’lu yıllarda, İtalya çok kötü durumda ve İtalya’da…

  • 2024-07-04 22:43 …daha çok büyük malikanelerden geçen, kişisel ilişkilere odaklanan, daha çok aşk öyküleri, aile öyküleri falan anlatan… …ve daha çok böyle zengin büyük ailelerin hayatlarını anlatan gayet klişe, pek de bir özelliği olmayan filmler yapılıyor bol bol. Ve bu filmlere beyaz telefon filmleri deniyor.

  • 2024-07-04 21:58 İşte İtalya bu kadar kötü durumdayken, halk fakir, aç, berbat haldeyken sen malikanedeki zengin ailevi dramını anlatıyorsun falan. Yani tırnak içinde halkı uyutma filmleri olarak özetlenebilir beyaz telefon filmleri.

  • 2024-07-04 21:59 En kısa hani basit deneyim yanlış anlaşılmasın yani kötü anlatıyor veya bilgi vermiyor anlamında söylemiyorum ama gerçekten basit anlatıyor yani çok kolay anlaşılır bir şekilde anlatmış.

  • 2024-07-04 22:44 Beyaz Telefon filmlerinizde bir şey hatırlattı mı? Türkiye daha bir süredir çok ciddi politik, kültürel, sosyal çalkantı altında, evet. Ve uzun süredir de Türkiye’de en çok izlenen görsel anlatılar neler diziler. Ve bence diziler çok açık biçimde uyutma filmleri. hiçbir gerçeklikleri yok, hiçbir önemleri yok ve halkı anlatmaktansa halkın içerisinde bulunduğu durumu unutturmaya yönelik projeler olduğu konusunda benim neredeyse hiçbir şüphem yok, tarihini bilmeyen geleceğini göremez diye bir laf vardır.

  • 2024-07-04 22:44 Türk sinemasının ne yazık ki Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durumu anlatmama ve bunun üzerine bir şeyler söylememe konusunda son derece ısrarcı. Buna ek olarak da uyutma filmleri olarak isimlendirebileceğimiz filmler yapılıyor sürekli ve halkımız da ne yazık ki bunlara en yüksek seviyede ilgi gösteriyor. Ondan dolayı İtalya’nın 1940’larda 50’lerde yaptığını Türk sineması bugün yapmalıdır. Türk sinemasının ve Türk sinema severinin Türk yeni gerçekçilik akımına ihtiyacı olduğunu düşünüyorum