Highlights

  • 2024-07-23 20:03 İkincisi Osmanlı Avrupa’da yaşanan büyük transformasyona ayak uyduramadı. Kapitalist bir ekonomiye sahip bir sanayi devleti haline dönüşemedi.

  • 2024-07-24 06:41 Örneğin Hindistan’dan ithal edilen pamuklu dokumaların yerli üretime darbe vurması karşısında ciddi hiçbir önlem alınmadı.

  • 2024-07-23 19:59 İngiltere altı kıtada hüküm sürüyor, üzerinde güneş batmayan imparatorluk Avustralya’dan Hindistan’a, Kanada’dan Güney Afrika’ya kadar sayısız ülkeyi yönetiyordu.

  • 2024-07-23 20:03 Bunun bir sebebi Osmanlı’nın coğrafi konumuyla Avrupa ülkeleri arasında uygulanan denge politikasıysa diğer sebebi de reformların pozitif sonuçlarının verdiği dirençtir.

  • 2024-07-23 20:06 Üretimin temel aracı olan toprak mülkiyeti neredeyse bütünüyle Osmanlı ailesinin malı haline geldi. Halil İnalcı’nın verdiği bilgiye göre 1528 yılında toprağın %87’si devlet mülkiyetindeydi.

  • 2024-07-23 19:56 Ben de köyümü gerekli gördüğümde yıldırım ve ateşle temizleyeceğim.” diye bağıran tüm soylular şimdi Burjuvazi’nin önünde borç para dileniyor, köylüler de daha iyi yaşam alanaklarına sahip olmak için şehirlere taşınıyordu. 1848 yılında dünyadaki tek endüstri devleti İngiltere idi. Ancak tüm Avrupa ve Amerika’da ortaya çıkan büyük üretim gücü ve zenginlik bütün dünyayı, tüm kıtaları sarsıyor, herkesi etkiliyordu.

  • 2024-07-23 20:02 Hindistan sanayinin yok olmasında bu dönemin ağır bir payı vardır. Biz Hindistan ve Çin’in yaşadığı acıları yaşamadık.

  • 2024-07-24 07:06 Halbuki İslam hukukuna göre biri yaşamını kaybederse ortaklık sona erer. mal varlığı paraya çevrilir ve mirasçılarına kalır. Halbuki Avrupa’da İslam hukukundaki miras sistemi yoktu. İncil açık olarak bir miras sistemine sahip değildi.

  • 2024-07-23 19:54 Feodal bağları acımasızca kesip attı ve insan ile insan arasında katıksız çıkardan katı nakit ödemeden başka bir bağ bırakmadı. Marx’a Engels komünist manifestoda değerlendirmelerine devam ediyor.

  • 2024-07-23 20:00 Örneğin ünlü Malkoçoğlu ailesi Sırt kökenli ve esas isimleri Malkoviç’ti. Sorun elbette batılılaşmak da değildi.

  • 2024-07-23 20:02 Aynı dönemde İngiltere nüfusu 9 milyon, Osmanlı nüfusu 25 milyondu. 1750 yılında dünyadaki bütün endüstriyel üretimin %25’ini tek başına Babür İmparatorluğu yapıyordu. Hindistan’ın baharatları, ipekleri, tekstil ürünleri Avrupa’nın gözdesiydi.

  • 2024-07-23 20:06 Avrupa ordunun giderlerinin karşılanması, kent yaşasının sağlanması gibi önemli soruların cevabını merkantalist politikalarda arıyordu. Avrupa’da mercantilizm tartışılırken Osmanlı dünyaya tamamen farklı bir pencereden bakmaktaydı.

  • 2024-07-24 07:01 Mali darlık çeken köylüler %300’e kadar ulaşan faizlerle para buluyor, ellerinde avuçlarında ne varsa kaybediyorlardı. 16. yüzyılda faiz veren temel kurumlardan para vakıfları üzerine büyük bir tartışma da yaşandı.

  • 2024-07-24 07:00 Osmanlıların bolluk bereket içerisinde üstlerine kremşanti sürerek yaşadıkları varsayılır. Hiçbir şey herhalde gerçekten bu kadar daha uzak olamaz. Mustafa Aktağ’ın Celali İsyanları kitabına göre bütün Rumeli ve Anadolu sahillerindeki limanlardan Avrupa gemilerine hububat yüklemesi devam ederken 1564 yılında kıtlık başladı.

  • 2024-07-24 06:44 15. yüzyıldan sonra Avrupa devletleri Amerika’daki gümüş ve altını Avrupa’ya taşıdı. Bir anda altın ve gümüş arzı arttı. 1521 ile 1560 arasında İspanya’ya resmen 18.000 ton gümüş, 200 ton altın taşındı.

  • 2024-07-24 06:56 Mehmet Bulut’a göre 1604 yılında Venedik’ten Halep’e yapılan para havalesi 1.250.000 para birimiyken 1613’te 850.000’e düştü. Artık Hollanda’ya ham maddelerin sadece 5’te 1’i Akdeniz’den, 5’te 4’ü Okyanuslardan ve Rusya’dan ithal ediliyordu.

  • 2024-07-24 07:08 Daha az maliyette daha yüksek ürünü almak, bu ürünleri de daha yüksek karla satmak, sonra bu karı tasarruf ederek biriktirmek kapitalizmin temeliydi. Osmanlı’da verimlilik diye bir konsept de yoktu. Rekabetin getirdiği verimlilik olmayınca üretim de artmıyordu.

  • 2024-07-24 07:09 Burada para birimi 1990 uluslararası doları olarak kullanılıyor. Rapora göre 1500 yılında Osmanlı’da kişi başına düşen gelir 600 dolarken İngiltere’de 714 dolar.

  • 2024-07-24 07:53 Bu kaba tarih anlatısı Osmanlı neden geri kaldı sorusuna da elle tutulur bir cevap vermez. Bize söylenen cevap hemen hemen şöyle bir şey. Osmanlı doğa sınırlarına ulaştı, artık ordu yeni seferler yapamaz, toprakları işgal edemez hale geldi, ganimet ortadan kalktı, padişahlar zevki sefaya daldı, yeniçeriler bozuldu, Habire ayaklandı. Türkler yönetimden çekildi. Yabancılar iş başına geldi. Aynı dönemde Batılılar da bunu fırsat bildiler. Devlete baskı uyguladılar. Reform adı verilen adımlarla Osmanlı sistemi bozuldu. Her ne kadar vatanını canından çok seven padişahlar özellikle 2. Abdülhamid devleti kurtarmak için elinden geleni yapsa da neticede içerideki hainler iktidara el koydular ve çöküş geldi. Yani konuyu hiç anlamamış.

  • 2024-07-24 07:54 1848 yılında Komünist Manifesto yayınlandığında sanayi devrimi ve bilim devrimiyle eski rejime ait her şey yıkılıyordu. Marx ve Engels yaşadıkları çağa bakarak şöyle yazdılar. Ortaçağın serfleri arasından ilk kentlerin kasaba eşrafı doğdu. Bunların arasından da Burjuvazi’nin ilk unsurları gelişti. Amerika’nın keşfi, Afrika’nın gemiyle dolaşılması yükselen bu rüvaziye yepyeni alanlar açtı. Doğu Hindistan ve Çin pazarları, Amerika’nın sömürgeleştirilmesi, sömürgelerle yapılan ticaret, mübadele araçlarının ve genel olarak metaların artması ticarete, denizciliğe, sanayiye, o güne kadar görülmemiş bir canlanma sağladı ve böylelikle parçalanan feodal toplumun bağrındaki devrimci unsurun hızla gelişmesine yol açtı. Sanayinin şimdiye kadarki feodal ya da lonca kurallarına uygun işletme tarzı Yeni pazarlarla gittikçe büyüyen ihtiyacı artık karşılamıyordu. Onun yerini manifaktür aldı. Lonca ustaları sanayice orta sınıfça bir köşeye itildi. Değişik loncalar arasındaki iş bölümü bir tek atölyenin içindeki iş bölümü karşısında yok oldu gitti. Büyük sanayi Amerika’nın keşfiyle yola açılan dünya pazarını kurdu. Bu pazar ticarette, denizcilikte ve kara ulaşımında çok büyük gelişmelere yol açtı. Bu gelişme de sanayinin yayılmasını sağladı. Sanayi, ticaret, denizcilik ve demli yolları yayıldıkça Burjuvazi de gelişti. Sermayelerini arttırdı ve ortaçağa arttığı sınıfları bir bir arka plana itti. Burjuvazi en sonunda büyük sanayinin ve dünya pazarının oluşmasından bu yana modern temsili devlette siyasi hakimiyeti tek başına ele geçirdi. Burjuvazi tarihte son derece devrimci bir rol oynamıştır. Burjuvazi hakimiyeti ele geçirdiği her yerde bütün feodal ataerkil kır yaşamına özgü ilişkilere son verdi. Feodal bağları acımasızca kesip attı ve insan ile insan arasında katıksız çıkardan katı nakit ödemeden başka bir bağ bırakmadı.

  • 2024-07-24 07:55 Cevap doğal sınırlara ulaşmak değil, ülkelerin doğal sınırı diye bir şey yok. Rusya Pasifik okyanusundan Baltık denizine kadar bir imparatorluk kurdu. İngiltere altı kıtada hüküm sürüyor, üzerinde güneş batmayan imparatorluk Avustralya’dan Hindistan’a, Kanada’dan Güney Afrika’ya kadar sayısız ülkeyi yönetiyordu. Üretim, lojistik hatları, kamu sistemi, büyük coğrafyaları ele geçirip yönetmeye izin verdiği sürece her imparatorluk sonsuza kadar büyüyebilir.

  • 2024-07-24 07:55 Yeniçeri teşkilatının bozulması da değil. Yeniçeriler eski düzenin bir aktörüydü. Tarikatlar esnafla birlikte elbette düzenin değişmesine karşı çıkacak hakim konumlarını bırakmak istemeyecekti. Bu yalnız Osmanlı’da görülen bir şey de değildir. Her ülkede benzeri yaşandı. Mesele Yeniçerileri dönüşüme sokacak yeni bir askeri sınıf ve ordu oluşturacak dinamiklerin olmamasıydı. Yoksa Fransa’da da rahipler ve soylular Bütün yetkilerini ve gücü bir başka sınıfa ve halka kolay kolay vermediler.

  • 2024-07-24 07:55 Türklerin kanında özel bir yönetim becerisi yok. Tarım imparatorlukları zaten çok milletli, çok etnik yapılı imparatorluklardır. Hatta Osmanlı’nın önemli becerilerinden biri farklı milletlerden, farklı etnik gruplardan ve kültürden insanları yönetim kademesine katabiliyor oluşuydu. Örneğin ünlü Malkoçoğlu ailesi Sırt kökenli ve esas isimleri Malkoviç’ti. Sorun elbette batılılaşmak da değildi

  • 2024-07-24 07:56 1700 yılında Hindistan’daki Babür İmparatorluğunun tam 150 milyon tebaası vardı. Aynı dönemde İngiltere nüfusu 9 milyon, Osmanlı nüfusu 25 milyondu. 1750 yılında dünyadaki bütün endüstriyel üretimin %25’ini tek başına Babür İmparatorluğu yapıyordu. Hindistan’ın baharatları, ipekleri, tekstil ürünleri Avrupa’nın gözdesiydi.

  • 2024-07-24 07:56 Hindistan’da ise Avrupa ürünlerine neredeyse hiçbir talep yoktu.

  • 2024-07-24 07:56 1767 yılında Buxar Muharebesi’nde 40 bin kişilik Babür ordusu, 7 bin İngiliz askeri ve 30 tane topuna yenik düştü. Hindistan’da Babür devri kapandı. İngiltere bile değil. İngiltere’de kurulan bir tane şirket East India Company koca Hindistan’ı yönetmeye başladı.

  • 2024-07-24 07:57 Hindistan sanayinin yok olmasında bu dönemin ağır bir payı vardır. Biz Hindistan ve Çin’in yaşadığı acıları yaşamadık. Batı ülkeleri doğrudan Osmanlı toprağına el koymadı. Hindistan ve Çin’de ödenen ağır bedeller de ödenmedi. Afrika’da yüzbinler esir olarak Amerika’ya taşınırken Osmanlı böyle bir muameleye tabi olmadı. Bunun bir sebebi Osmanlı’nın coğrafi konumuyla Avrupa ülkeleri arasında uygulanan denge politikasıysa diğer sebebi de reformların pozitif sonuçlarının verdiği dirençtir. Fakat bu direnç 1. Dünya Savaşı ile kırıldı, Osmanlı tarihteki yerini aldı.

  • 2024-07-24 07:57 Avrupa ordunun giderlerinin karşılanması, kent yaşasının sağlanması gibi önemli soruların cevabını merkantalist politikalarda arıyordu

  • 2024-07-24 07:57 Avrupa’da mercantilizm tartışılırken Osmanlı dünyaya tamamen farklı bir pencereden bakmaktaydı. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra Osmanlı ailesiyle rekabet edebilecek ve soylu sayılabilecek herkesi tasfiye etti. Hızlı bir merkez iyileşme başladı. Özel mülkiyet altındaki topraklara el konuldu. İktidar bürokrasinin elinde toplandı. Üretimin temel aracı olan toprak mülkiyeti neredeyse bütünüyle Osmanlı ailesinin malı haline geldi. Halil İnalcı’nın verdiği bilgiye göre 1528 yılında toprağın %87’si devlet mülkiyetindeydi.

  • 2024-07-24 07:57 Tımar sistemi toprak üstünde kurulan bir tekeldir. İlk kez Osmanlılar tarafından uygulanmadı. Benzeri Bizans’ta da vardı.

  • 2024-07-24 07:58 Timarlar 3 kategoriye ayrılıyordu. Has, Zeyamet ve Timar. Has geliri en az 100 bin akçe olan padişah veya vezirlere, sancak beylerine, vilayet yöneticilerine bırakılan değerli topraklardı. Zeyamet? Geliri 20.000 akçeden 100.000 akçeye kadar ulaşan ve su başılara tahsis edilen toprak parçalarıydı. Tımarlar da geliri 20.000 akçeye kadar olan arazilerdi. Tımara dahil birkaç köyden oluşan kılıç adı verilen mali bir birim vardı. Tımar’da bulunan köylüler hukuken tımar sahibinin reayası konumundaydı. Tımar sahibi miri arazi yani tımara konu arazi parçası ve reaya yani orada yaşayan halk ile ilgili kanunlarda belirtilen şartları uygulamada tam yetkiliydi.

  • 2024-07-24 07:58 Tımarda bulunan köylüler toprağını terk edemezdi. Ama spahi bu tımardaki boş araziye çiftçi getirip yerleştirebilirdi.

  • 2024-07-24 07:58 Tımar aynı zamanda bölünemez, parçalara ayrılamaz veya miras olarak da çocuğa bırakılamazdı

  • 2024-07-24 06:36 İlki olarak bir tımara birden fazla sipahi atanamıyordu. Bu yönüyle tımar sahibine bir sermaye birikimi yapma fırsatı da vermiyordu.

  • 2024-07-24 07:59 Esnaf, zanaatkarlar ve işçiler Osmanlı’da loncalar çerçevesinde örgütlenmişti. Lonca ismi doğrudan İtalyanca’dan alınmıştı.

  • 2024-07-24 07:59 sistemi gereği örneğin İstanbul’da kaç berber olacağı önceden belirlenmişti. 100 berber varsa bu 99 olamazdı veya 101’e çıkamazdı. Lonca üyeleri arasında rekabet yoktu. Rekabet olmadığı için de esnaf arasında daha fazla mal üretmeye çalışan, yatırım yapan, yatırım arayan, işini büyütmeye gayret eden veya daha çok kar elde etmek için hareket eden de yoktu.

  • 2024-07-24 08:00 Bu yüzden Osmanlı tüccarları ve ticareti denetlemeye çalışıyordu. Üstelik tüccarların zenginleşmesi bu şekilde güç elde etmesi de merkezi otoritenin temel paradigmasına aykırıydı.

  • 2024-07-24 08:00 Burada ilginç olan bir nokta daha var. Kent iaşesini çok önemseyen Osmanlı Avrupa’daki gelişmelerin tam aksine bir ticaret politikası benimsedi. Osmanlı kent iaşesi açısından yerli tüccarların ihracat yapmasına karşıydı. Çünkü burada üretilen mallar dışarı gidiyor, içeride mal arzı azalıyor ya da fiyat artışı yaşanıyordu.

  • 2024-07-24 08:01 Bu yüzden Osmanlı yerli üretimi de ithal malların rekabetinden korumak için büyük bir çaba sarf etmedi. İthalatı kısıtlayarak yabancı ürünlerin piyasaya girmesini engellemedi. Yerli üreticiyi korumadı.

  • 2024-07-24 08:01 Bu yüzden serbest fiyat politikası da yoktu. NARHA adı verilen uygulama fiyat denetimini getiriyordu. Bu yolla içeride üretilen mallara sabit bir fiyat konuyor, fiyat artışları yaşanmıyor, üreticiler değişen koşullara karşı aynı fiyattan mallarını satmak zorunda kalıyordu

  • 2024-07-24 06:42 Elbette bu da üretimi baltalayan Üretim iştahını azaltan bir şeydi. Gerçek maliyeti, değeri çok daha fazla olan ürünler NARS sistemi yüzünden piyasada ucuza satılmak zorunda kalıyor.

  • 2024-07-24 08:02 Bu yüzden tüccar sınıfı gelişerek Avrupa’daki muadilleri gibi zenginleşemedi ve yönetimde pay sahibi olamadı. Bu uygulamaları üst üste koyarsak Osmanlı ailesinin temel amaçlarına ulaştığını söyleyebiliriz. Bu aile ile iktidar yarışına girebilecek hiç kimse hiç bir sınıf ortaya çıkmadı. İktidarın mutlak egemenliğini sınırlandıracak kimi olaylar yaşansa da Osmanlı ailesi ve saray hakim konumunu Uzun süre devam ettirdi.

  • 2024-07-24 08:02 Ama bunun bedeli ağır oldu. Teorik çerçevede çok güzel gibi gözükebileceği bu katı devletçi düzen yıkılmaya daha 15. yüzyılda adaydı

  • 2024-07-24 08:02 1492 yılında Christopher Columbus Amerika’yı keşfetti. 1498’de Basco de Gama Hindistan’a ayak bastı. Beraberinde seyahatinin tam 60 katı değerindeki mallar Portekiz’e geri dönecekti.

  • 2024-07-24 08:02 Avrupa devletleri Amerika’daki gümüş ve altını Avrupa’ya taşıdı. Bir anda altın ve gümüş arzı arttı. 1521 ile 1560 arasında İspanya’ya resmen 18.000 ton gümüş, 200 ton altın taşındı.

  • 2024-07-24 08:03 Ferdinand döneminde İspanya’nın geliri 17 yılda tam 32 kat arttı. Yeni madencilik teknikleri Avrupa’daki maden üretimini de aynı dönemde arttırdı

  • 2024-07-24 08:03 1460 ile 1530 yılları arasında örneğin Avrupa’da maden üretiminin 5 kat arttığı görülüyor.

  • 2024-07-24 08:03 Ne oldu? Enflasyon arttı. 1550 yılından itibaren narha yani fiyat sabitliğine dayanan Osmanlı ekonomisinde fiyatlar birden roketlemeye başladı. Buğdayın kilesi 1450 yılında 3 akçeydi. 1550 yılında yine 3 akçeydi. 1585’te 20 ile 40 akça arasında satılmaya başladı. 1550’den 1585’e pamuklu bez fiyatı 3 kat sade yağ, 5 kat bal, tam 8 kat fiyat artışı yaşadı.

  • 2024-07-24 08:03 1567’de saray Ege dokumacılarına 150 bin yelken bezi sipariş etti. Esnaf bu kadar yelken bezi veremeyeceklerini söyledi. mallar çoktan Avrupalı tüccarlara satılmıştı

  • 2024-07-24 08:04 Fatih Sultan Mehmet döneminde 100 dirhem gümüşten 300 akçe kesilirken 2. Bayezid döneminde 1512 yılında 100 dirhem gümüşten 400 akçe kesilmeye başlandı. Yavuz dönemine gelindiğinde 100 dirhem gümüş 499 akçeye kadar çıkmıştı. 1618’de artık 100 dirhem gümüşten tam 1000 akçe kesiliyordu. 1640’tan itibaren Osmanlı havlu attı.

  • 2024-07-24 08:04 Parasal istikrarı sağlayamayan devlet Sikke basımını durdurdu, darpaneleri kapattı. 17. yüzyılın sonlarına doğru geçen yaklaşık yarım yüzyıllık dönemde Akçe, Balkanlar ve Anadolu’da rastlanılmayan bir para birimine dönmüştü

  • 2024-07-24 08:04 Eskiden Avrupalılar Osmanlı’ya lüks madde satarken Osmanlı’dan da kıymetli kumaşlar satın alıyordu. Şimdi ise Avrupalılar ham madde topluyor, sonra da yeni üretim yöntemleri, ticari organizasyonları ve nakliyat üstünlükleriyle üretilen lüks ürünleri yüksek katma değerli Osmanlı’ya satıyordu. Yani Osmanlı temelde ham madde satıp işlenmiş pahalı ürünü alan, üretimi de gittikçe daralan bir duruma düşmüştü

  • 2024-07-24 08:05 ynı dönemde altın yumurtlayan tavuk da hayatını kaybetti. Baharat ve ipek yolu yüzyıllarca temel bir zenginlik yolu olmuştu. Kervanların taşıdığı mallar çeşitli harç ve resimler ödeyerek Osmanlı ülkesinden geçiyor, Avrupa’ya ulaşıyordu. Halbuki artık Avrupa malları doğrudan Hindistan’dan alıyor, tarihi karayolları önemlerini kaybediyordu

  • 2024-07-24 08:05 Artık Hollanda’ya ham maddelerin sadece 5’te 1’i Akdeniz’den, 5’te 4’ü Okyanuslardan ve Rusya’dan ithal ediliyordu.

  • 2024-07-24 08:06 Artık üretim yapamayan köylüler ya şehirlere gidiyor, burada ucuz iş gücü oluyor ya da dağlara çıkıp eşkıyalığa başlıyordu. Celali isyanları böyle bir dönemde açlık, yoksulluk ve işsizlik nedeniyle ortaya çıktı.

  • 2024-07-24 07:06 Kadılar verdikleri kararlarla hukuk güvenliğini yok ettikleri için kurumsal yapıların oluşması da gittikçe zorlaştı. Timur Kuran ekonomik az gelişmişliğin bir başka nedeni olarak da ortaklık yapılarının kurulmasındaki engellerden bahseder. 1000 yılında Avrupa ile Orta Doğu arasında kurumsal kapasite olarak bir fark yoktu.

  • 2024-07-24 08:06 Ama İslam hukukuna göre bir ortaklığın yaşamı ortakların yaşam süresiyle sınırlıydı. Modern bir firmada bir ortağın ölmesi şirketin ölümü anlamına gelmez. Halbuki İslam hukukuna göre biri yaşamını kaybederse ortaklık sona erer. mal varlığı paraya çevrilir ve mirasçılarına kalır

  • 2024-07-24 08:07 Çok ortaklı şirketler çok fazla sayıda insanın sermaye güçlerini birleştirerek bir insanın tek başına yapamayacağı işleri yapma imkanı kazandılar. Bu şirketlerin tüzel kişiliğe sahip olması hisse senetleri gibi ikinci piyasaları yarattı. Şirketlerin kredi ihtiyacına sahip olması kredi sistemini ve bankacılık sistemini güçlendirdi. 17. yüzyıl İstanbul’un da ticari ortaklıkların %80’i iki kişiden oluşuyordu

  • 2024-07-24 07:08 Elde ettiği sermaye birikimi nedeniyle gittikçe daha fazla oranda devlet yönetimine katılmaya başladılar. İtalyan şehir devletlerinin bazıları cumhuriyetti. Yönetim katına gelen tacirler, felsefe, tarih, edebiyat gibi alanlarda desteğe ihtiyaç duyuyordu.

  • 2024-07-24 08:07 Tüccar sınıfının getirdiği bir diğer yenilik de… verimlilik kelimesiydi. Daha az maliyette daha yüksek ürünü almak, bu ürünleri de daha yüksek karla satmak, sonra bu karı tasarruf ederek biriktirmek kapitalizmin temeliydi. Osmanlı’da verimlilik diye bir konsept de yoktu. Rekabetin getirdiği verimlilik olmayınca üretim de artmıyordu.

  • 2024-07-24 08:07 Sonuçta OECD için hazırlanan The World Economy Historical Statistics çalışması önemli. Burada para birimi 1990 uluslararası doları olarak kullanılıyor. Rapora göre 1500 yılında Osmanlı’da kişi başına düşen gelir 600 dolarken İngiltere’de 714 dolar. Hemen hemen denk. Şimdi işler değişiyor. 1600 yılında Osmanlı’da kişi başına düşen gelir hala 600 dolar. İngiltere’de 974 dolar. 1700 yılında Osmanlı’da kişi başına düşen gelir hala 600 dolar. İngiltere 1250 dolara çıkıyor. 1820 yılına gelindiğinde Osmanlı en nihayetinde 643 dolar seviyesine çıkıyor. İngiltere’de kişi başına düşen gelir 1706 dolar.