Highlights
-
2024-12-04 16:16 verilen örneklerin çoğunu biz geçtiğimiz yıllardaki programlarda tek tek konuşmuşuz neredeyse hemen hemen. Bu da ilginç belli bir ortak perspektif olduğunu da gösteriyor. Tabii çok güçlü ve bütünleşik bir şekilde kaleme alınmış. Yani anekdotlarla, süslenerek falan filan çok hoş yazılan.
-
2024-12-04 16:17 bu çağda yaşayan insanlar olarak ama tarihte bizim programlarımıza da belirttiğimiz gibi yani bir yuvarlanan iki taşa arasına bir dingil koyup üstünde eşya taşımak da teknolojik bir girişimdi. El arabası oldu
-
2024-12-04 16:10 Ama daha çok toplu üretimlerin olduğu zamanlardan örnek verdiğinde Acemoğlu ve Johnson değirmenler üzerine durmuşlar.
-
2024-12-04 16:11 O dönemde kabaca 3 sınıf diye söyleniyor. İktidar olanlar, dua edenler ve çalışanlar diye ayırmışlar.
-
2024-12-04 16:17 Değirmenlere sahibi her zaman iktidarlar ve dua edenler olmuş. İşin ilginç tarafı. Yani kilise değirmenlere sahibi olmuş. Ve değirmenlerin fonksiyonunu sadece kendileri gerçekleştirmişler ve para karşılığında bunları yapmışlar. Ve kimsenin kendi alanında değirmen kurmalarına izin verilmemiş önemli bir dönemde.
-
2024-12-04 16:17 Bir kere önemli kitaplardan bir tanesi, daha önce de burada atıf yapmıştım o kitaba, Strayer’ın Princeton’da Profesör, yani rahmetli olmuştur bu tabi çok eski, 1965’te yazdığı, 1965’te ilk baskısı çıkan, Feodalizm kitabı. Son derece yoğun yazılmış bir uzun makale gibi ama gerçekten çok öğretici, yani benim ufkumu çok açan bir kitap oldu. bulunabilirse, ki bulmak kolay değil, bu izleyicilerin o kitabı okumasında fayda var.
-
2024-12-04 16:18 Çünkü merkezi iktidar her ne kadar çok güçlü olmasa da ve yerel iktidarla bir kohabitasyon içerisinde yaşamak zorunda olsa da sonuç itibariyle atama yapma yetkisine sahip. Dolayısıyla Yerel iktidar odaklarının gücünü azaltmak için o merkezleşme döneminde kiliseyi kullanıyor. Yani büyük sahipliğini kiliseye devrederek, bahşederek yerel iktidar odaklarının karşısına bir iktisadi güç olarak kiliseyi çıkartıyor. Şimdi o andan itibaren kilise kurum itiba olarak uhrevi dünyadan maddi dünyaya geçmiş oluyor.
-
2024-12-04 16:19 Şimdi o yüzden böyle ben o kilisenin güç kazanmasının nedenlerini o kitapta okuyunca bizim buradaki neofederalizm tartışmalarında rol de çak diye oturdu kafamda.
-
2024-12-04 16:18 Ama yaşadığımız Türkiye’de teknosuz bir neofödel durum.
-
2024-12-04 16:19 bahsettiğim gibi kiliselere bu olanaklar verildikten sonra kiliseler de mal elde ederek toprak ve değirmenlerin sahibi olarak ve başkalarının değirmen sahibi olmasına izin vermeyerek aslında bir çeşit teknolojik üretim aletini de sahip oluyorlar yani. monopolizasyon gerçekleşiyor.
- Note: teknofeodalism
-
2024-12-04 16:19 yerel iktidar odaklarında kuşaklar arasında miras meselesi mümkün ama kolay değil. Hep çünkü bir rakip çıkabiliyor ama kilisede öyle bir problem yok. Kilise bir kurum çünkü, aile değil. Bir kurum ve bu kurum mevcudiyetini tanrısal bir paket içerisinde sunuyor.
-
2024-12-04 16:20 Strayer’ın kitabında bahsettiği, benim çok üzerinde durduğum mesele, feodalizmin bir üretim biçimi olmaktan ziyade bir yönetim tarzı olduğunun altını çiziyor.
-
2024-12-04 16:20 ana akımı kastediyorlar aslında. Geneksel yaklaşımdan dört başlıkta ayrılıyoruz diyorlar.
-
2024-12-04 16:21 tanesi üretkenlik artışlarının ücretlere ve dolayısıyla üretkenlik vagonunun geçerliliğine nasıl etki ettiği.
-
2024-12-04 16:21 sonuçta emeğin verimliliği artıyorsa haliyle ücretler de artacak. gibi bir kestirme şeye başvuruyorlar, yaklaşıma başvuruyorlar ve dolayısıyla her türlü teknolojik iyileşme emek verimliliğini arttırdığından dolayı eninde sonunda ücretleri de arttıracaktır diyorlar. Kim diyor? Klasik ekonomist.
-
2024-12-04 16:22 ki iki tür teknolojik gelişme var aslında tanımladıkları. Bir, emeğin verimliliğini artıran. İki, emeği ikame eden. Şimdi bu eğer emeğin verimliliğini artıran bir teknolojik gelişme yaşanıyor ise diyor bunlar, ben naif buluyorum ama yazarların görüşü o yönde. E o zaman bu birinci şıkta yani o ana akımın kavramsal çerçevesi içerisinde sunulan aşamaya gelebiliriz.
-
2024-12-04 16:22 Bu da örnek olarak aslında böyle bir dönem yaşandı diyorlar. Doğru. İkinci Dünya Savaşı’nın sonrasında. Kimin için yaşandı ama? Olgun, gelişmiş, kapitesiz ülkelerde yaşandı.
-
2024-12-04 16:23 Ama eğer 10 kişinin 10 birim üretimi yaparken o 10 kişiyi işten çıkartıp yerine 2 tane makine koyarsan bu fiilen emeğin üretkenliğinde bir artış yaratmıyor esasında. Emeği ikame ediyor. O zaman da oluyor. O zaman 10 kişi işini kaybetmiş oluyor. Ve dolayısıyla belki bir tanesi kalıyor diyelim. 9’u işini kaybetmiş oluyor. Bir tanesi kalıyor.
-
2024-12-04 16:24 üçüncüsü, pazarlık ve diğer rekabet dışı faktörlerin ücret belirlemedeki rolü ve bunların üretkenlik kazanımlarının işçilerle paylaşılıp paylaşılmamasını nasıl etkiledi? Buradan kastettiği şu, güçlü bir emek hareketi varsa, güçlü bir sendikal hareket varsa, emeğin üretkenliğindeki artıştan dolayı ortaya çıkan yeni refah,
-
2024-12-04 16:32 kavram setinin dördüncü aşaması ise özellikle sosyal ve siyasi iktidar fikirler ve vizyon gibi ekonomik olmayan faktörlerin, teknoloji tercihlerindeki rolü. Bence en naif tarafı burası, yazarların. Çünkü buradan murat ettikleri şey şu, ya arkadaşlar bu 2022’de Redesigning AI kitabını yazarken taşıdığı şey de o. Ondan sonra Geoffrey Hinton’ın Manifestosuna imzayı niye koyduğunu anlatırken de bu şeyi Fatih Altaylı’ya katıldığı programda çok böyle net biçimde dile getirdi.
-
2024-12-04 16:33 toplumsal değişimin hızıyla teknolojik değişimin hızını uyumlaştıracak regulasyonları hayata geçirmemiz gerekir demeye çalışıyor. Acemoğlu mu dedi bunları? Evet evet Fatih Altaylı’ya konuk oldu. Şimdi bu buradan kastettiği şu bunu bir tabi sınıf ilişkileri ve güç savaşı olarak görmüyor aslında sanki. Bir yandan öyle görüyor ama bir yandan da ya aklı selim galebe çalar.
-
2024-12-04 16:35 Yani bu sonuç itibariyle içinde bulunduğumuz ortamda aslında iki tane taraf var. Birisi kurumları tamamen ortadan kaldıran, dolayısıyla kapitalizmi ortadan tasfiye etmeye çalışan Bir ekip burada ana aktör şirketler tabii
-
2024-12-04 16:35 Bu şirket dediğimiz zaman aslında tek bir ülkenin sınırının dışına taşıyoruz. Yani bu kitapta yine eksik olan taraflardan bir tanesi bence bu. Yani belki yazmadılar, belki yeni bir kitapta yazacaklar.