Highlights
-
2024-07-24 22:12 Saat dört sularında saray burnunda top sesleri duyulmaya başladı. Herkes üçüncü Selim’in tekrar tahta döndüğünü düşünüyordu.
-
2024-07-24 22:11 Üsküdar ve Galata’dan gürük gürü hamal, deveci, arnavut, işsiz, abuk subuk takımları Lazlar’a katılarak koca bir kalabalık haline geldi. İstanbul şehrinde ne kadar hamal, tellak, ırgat ve Türk makulesi, anlayıştan yoksun, Pis ve rezil boş gezen varsa peşlerine takıldı.
-
2024-07-24 13:06 Arkasından başlayan lale devri bir esnaf yeniçeri ayaklanmasıyla son buldu. Padişah tahtı bırakıp canını zor kurtarmıştı. Anadolu ve Rumeli’de ayanlar ve derebeyleri egemenliği eline almıştı.
-
2024-07-24 16:24 Bütün Anadolu’da Yeniçeriler halka faize borç veren, bek tahşilik çerçevesinde örgütlenen, yukarıda ulema ve diğer kapı kulları ile koalisyon kurup askeri bir güçten siyasi ve ekonomik bir güce dönüşen bir yapı haline gelmişti.
-
2024-07-24 16:59 Banka nasıl Bourgeois’in finansal ihtiyaçları nedeniyle doğduysa, üniversitede Bourgeois’in insan kaynağı ihtiyacıyla hayat buldu. Hukuk, siyaset bilimi, ekonomi, tarih gibi derslerin verildiği üniversiteden mezun olanlar devlet yönetimine adım attılar.
-
2024-07-24 17:05 Başbakan olmuştu. Hemen hemen aynı tarihlerde İngiltere’de yapılan seçimlerde büyük bir zafer elde eden William Pitt, 340 milletvekinin desteğiyle başbakanlık koltuğuna oturuyordu.
-
2024-07-24 21:21 Yani Osmanlı padişahları peygamberin halifesi değilse de Allah’ın yeryüzündeki halifesiydi. Allah’ın kullarını yönetmeleri için Allah tarafından seçilmişti.
-
2024-07-24 21:20 Ama insanlar her çağda bir yöneticiye veya padişaha ihtiyaç duymaktaydı. O halde İslam’ın uygulanması, Müslümanların güvenliğinin sağlanması için bir ulülemir gerekiyordu.
-
2024-07-24 21:24 Kabul edilmesi halinde Cedid nizam yani yeni düzen asker alayları kurmak üzere subay eğitimini ve yetiştirmesini de üstlendi. Kendilerinin Osmanlı’nın baş düşmanı olan Katoliklerin de düşmanı olduklarını, çok ağır zulme uğradıklarını söyledi.
-
2024-07-24 22:09 Padişah çevresinde önce 3, daha sonra 12’ye kadar çıkan küçük bir kadro gizli kabine gibi çalışmaya başladı. 72 maddeden oluşan bir plan çıkartıldığı anlaşılıyor. Ama bu planın ne olduğunu bilmiyoruz.
-
2024-07-25 08:39 1776’da Amerika’da bağımsızlık bildirgesi ilan edildi. Şöyle yazıyordu. Aşağıdaki gerçekler bizim için açıktır. Tüm insanlar eşit yaratılmıştır ve Tanrı tarafından kendilerine verilen belli bazı vazgeçilemez, devredilemez haklara sahiptir. Yaşama, özgürlük ve kendi mutluluğunu arama hakkı da bunların arasındadır. Bunun ne kadar devrimci olduğunu düşünmek lazım. Yüzyıllar sonra ilk kez sıradan insanlar yönetime el koyuyordu. Çobanı olmayan bir sürü. Sadece anayasa dedikleri bir kağıt parçasına dayanan bir cumhuriyet. Respublica yani latince halkın malı. Kral, soylu, asil olmayan bir ülke. Ama bu fikirler zaten Avrupa’da olgunlaşmış durumdaydı. Aynı yıl Adam Smith ulusların zenginliğini yayınladı. Immanuel Kant saf aklın eleştirisiyle geldi.
-
2024-07-25 08:40 Arkasından başlayan lale devri bir esnaf yeniçeri ayaklanmasıyla son buldu. Padişah tahtı bırakıp canını zor kurtarmıştı. Anadolu ve Rumeli’de ayanlar ve derebeyleri egemenliği eline almıştı.
-
2024-07-25 08:40 Osmanlı ordusu daha önce de söyledik iki gruptan oluşuyordu. Eyalet askerleri yani spayiler bir de yeniçeriler. Ateşli silahlarda yaşanan gelişmeyle spayilerin önemi azaldı. 1768 yılında başlayan Osmanlı-Rus savaşı sırasında tımar ve ziyamet askerleri yani spayiler savaşa bile katılmadı.
-
2024-07-25 08:40 1480’de 10.000 Yeniçeri varken bu sayı 1670’de 54.000’e, 18. yüzyıl ortasında 100.000’e çıkacaktı. Fakirleşen köylüler ve esnaf orduya giriyor, Yeniçeri oluyor. Yeniçeriler de esnaflaşıyordu. Yeniçeriler artık disiplinli bir şekilde askerlikle değil, kasaplık, hamallık, tellallık, kahvecilik gibi işlerle uğraşıyordu
-
2024-07-24 16:26 Üstün ateş gücü karşısında, Yeniçeriler önce panik oluyor, sonra kaçmaya başlıyor, kaçan askerler subayları falan da dinlemiyor, her savaş böyle kaybediliyordu. Komutanlar sınıfı da değişmişti.
-
2024-07-25 08:40 Eskiden komutanlar savaş meydanında eğitilirdi, yani alaylıydı. Halbuki Avrupa’da subaylar askeri okullarda okuyordu, çağdaş harp tekniklerini öğreniyordu, bilimsel ve rasyonel bir eğitim görüyordu. Osmanlı’da komutanlar hala kara düzen yetişmekteydi. Neticede orada her cephede her zaman yeniliyordu
-
2024-07-25 08:41 Bir de kaçakçılık vardı. İç piyasada üretilen ürünler daha çok para veren Avrupalı tüccarlara satılıyordu. Tüm bu koşullar birleşince ortaya 5 sonuç çıktı
-
2024-07-25 08:41 1. Üretim düştü. 2. Üretim düşünce piyasaya sürülen mamül arzı düştü. Mamül arzı ve üretim düşünce tabii 3 fiyatlar arttı, 4 paranın değeri düştü, tahşişler başladı ve 5 beklenen son yokluk baş gösterdi. Geniş halk kitleleri temel ihtiyaç maddeleri bile bulamıyordu. Anadolu’nun bazı yerlerinde halkın mazı ve ayrık kökü öğüterek yediği söyleniyordu.
-
2024-07-24 16:54 İnsanların malına mülküne devlet el koydu. Artık devleti yönetenlerin saray sınıfının bile can ve mal güvenliği yoktu.
-
2024-07-25 08:41 Göze girmek, mesela ayan kelimesinin kökeni Arapça göz demek. Ayan, halkın ya da padişahın gözüne giren adam. Gözde. Göze girmek devletli olmak, makam mevkii kapmak anlamına geliyor.
-
2024-07-25 08:41 Göze gelmek, yani bu makamda zenginleşince milletin dikkatini çekmek.
-
2024-07-24 16:55 Gözden düşmek, yani makam ve mevkii kaybetmek, malının müsaade edilmesi, öldürülmek. Böyle bir ortamda hukuktan bahsedilemeyeceği gibi gelişen, kalkınan bir ekonomi kurmak da zaten mümkün değil.
-
2024-07-25 08:43 1768 Savaşında Osmanlı sarayı kap kacakları bile satmak veya sikkeye çevirmek zorunda kaldı
-
2024-07-24 16:56 Kamu maliyesi işte bu kadar acıklı bir haldeydi. Bütün bu manzarayı görünce insan zaten hayret ediyor.
-
2024-07-25 08:43 Neden bu gelişimi Avrupa yaşadı da Ming Çin’i, Hindistan veya Osmanlı yaşamadı? Bu sorunun tabi belli cevapları var.
-
2024-07-25 08:43 Birincisi, değişimin ana dinamiği yükselen burjuva sınıfıydı. Coğrafi keşifler ile Avrupa’ya taşınan altın, gümüş ve diğer ham maddeler, burjuvazi başta olmak üzere herkes için büyük bir kaynak yarattı
-
2024-07-25 08:43 İkincisi, Avrupa’da merkezi bir hükümet ve tek bir iktidar yoktu. İktidarda olanlar hanedanlar arasında bir hanedandı. Devlet aynı kalsa da hanedan değişimi çok normaldi. Dolayısıyla hanedanlar arasındaki rekabet, kimsenin mutlak iktidar olmaması, Burjuvazi’nin gelişimi için ihtiyaç duyduğu alanı sağladı. Herkes yeni yükselen bu sınıfla koalisyon kurmak, isteklerini belli ölçüde yapmak zorundaydı. Halbuki merkezde mutlak bir iktidar olsa loncalarla örgütlenen esnafların kontrol altına alınması çok daha kolay olacaktı.
-
2024-07-25 08:43 Üçüncüsü, krallar diğer krallarla da rekabet halindeydi. Diğer krallarla rekabet etmek için daha güçlü ordulara, daha çok paraya, yeni teknik ve imkanlara ihtiyaç vardı. Coğrafi keşifler, bilim ve fennin desteklenmesinin, girişimcilere izin verilmesinin ne kadar olumlu sonuçlar doğurduğunu zaten gösteriyordu. Merkantalizm, yani tüccarların desteklenmesi, bir takım felsefi sebeplerle değil, hayatın ortaya koyduğu apaçık gerçekler nedeniyle uygulandı
-
2024-07-25 08:44 Dördüncüsü, hanedanlarla papalık arasındaki egemenlik yarışı, reform hareketlerini ve aklı güçlendiriyordu. Burjuvazi’nin sağladığı zenginlikle bilim de finanse edilmekteydi. Royal Society gibi kurumlar bu zenginlikle kuruldu. Bilim arzına talep de vardı. Bilim geliştikçe yeni teknikler bulunuyor. Yeni teknikler yeni üretim araçlarını mümkün kılıyor. Yeni üretim araçları da yeni ve daha büyük bir kar yaratıyordu.
-
2024-07-25 08:44 Adam Smith 1776’da Le Safarie derken havaya konuşmuyordu. Orada bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler diyen burjuvaziydi. Hitap ettiği de soylular, krallar, rahipler, hiçbir şey bilmeyen el bebek gül bebek yetişen ve milletin sırtından geçinen feodal sınıflardı. Burjuvazi, onlara parti bitti, kenara çekilin diyordu. Kimdi bu Fransa kralı denilen adam? Babası Fransız kralı olduğu için o koltukta oturan bir zavallıydı. Güneş kral diye ortalarda geziyor, ben devletim diye böbürleniyordu ama hiçbir şeyden anladığı yoktu. Newton kadar mı zekiydi? Kant gibi bir adam mıydı? Voltaire gibi bir dehaya mı sahipti? Beethoven gibi bir esere imza atabilir, Leonardo da Vinci gibi eserler verebilir miydi?
-
2024-07-25 08:45 Aynı günlerde 3. Selim İstanbul’daydı. Rus, Avusturya Savaşı’nın kötü gidişini değiştirmek istiyordu. Bizzat sefere katılmayı dahi düşündü. Savaşı iyi yönetecek bir sadrazam, yani başbakan bulması gerekiyordu. Şeyhülislam ve Kaymakam Paşa’dan sadrazamlık için aday göstermesini istedi. Fakat bu zatlar aday göstermekten çekindiler. O zaman iş istihareye, yani rüyaya bırakıldı. Şeyhülislam rüyasında bir şey göremediğini ifade etti. Sultan 3. Selim 3 gece uykuya yattı. 3 gece rüyasında Cezayirli Gazi Hasan Paşa’yı gördü. Sadrazam olarak onu seçti. Ama Gazi Hasan Paşa kısa süre sonra vefat etti. 3. Selim ne yapacağını şaşırmıştı. İstihara yönteminin pek parlak sonuç vermediği ortadaydı. Şeyhülislam’ın aklına yeni bir fikir geldi. Başbakan seçimini şöyle yapacaklardı. Hırkayı Şerif Odası’na gidilecek, burada Kura’a çekilecek, böylece sadrazam belirlenmiş olacaktı. Rumeli’de bulunan vezirlerin isimleri ayrı ayrı kağıtlara yazıldı. Üçüncü Selim Hırkayı Şerif Odası’na girdi, Kura’yı çekti. Tombala’dan Rusçuklu Hasan Paşa çıktı. Başbakan olmuştu. Hemen hemen aynı tarihlerde İngiltere’de yapılan seçimlerde büyük bir zafer elde eden William Pitt, 340 milletvekinin desteğiyle başbakanlık koltuğuna oturuyordu. Şimdi iki ülke arasındaki fark işte bu kadar büyük, zihniyet farkı bu kadar birbirinden uzaktı. Bir tarafta devletin en kritik koltuğu, hükümeti yönetecek olanlar Rüya’yla, Kura’yla, Tombala’yla seçilirken Diğer tarafta genel oy, parlamento vardı.
-
2024-07-25 08:46 Osmanlı feodal de değildi, Burjuva da yoktu. Bir kere Osmanlı ailesi bir monark değildi. Doğu tipi despottu. Osmanlı papalık gibi teokresi de değildi. Örfî hukuk Fatih Sultan Mehmed zamanından itibaren uygulanıyordu. Fatih Sultan Mehmed de bu kanunları koyma etkisini İslam hukukundan değil, bizzat kendinden alıyordu.
-
2024-07-25 08:46 Osmanlı rejimi başka bir şeydi. Bu rejimin temeli de din değil, geleneksellikti. Geleneğin oluşmasında tabi dinin rolü var ama tek etken o değil.
-
2024-07-25 08:46 Peki Osmanlı ideolojisinden, nizam-ı alemden çıkan temel sonuçlar nedir?
-
2024-07-25 08:47 1. Nizam-ı alem değişmez. Ebed müddettir. Mükemmeldir. Değişim bozulmadır. Kötüdür. Pratikte mülkiyet hakkı yoktur. Osmanlı topraklarını Osmanoğlu ailesi fethettiğine göre ailenin malıdır. Toprak mülkiyeti olmadığı için sermaye birikimi de yoktur. 3. Her rejimin ürettiği bir insan tipi vardır. Bu rejimin ideal insanı, makbul vatandaşı geleneklerine göre yaşar. Bireyci değil cemaatçidir, kar hırsı yoktur, üretici değildir, aza kanaat eder, itaatkardır, yeni bir fikir söylemez, pek düşünmez, sadıktır, hak sahibi değildir, görev sahibidir, geleneğe göre yaşarsa iyidir.
-
2024-07-25 08:47 O yüzden Osmanlı’da değişim düşüncesi filan yoktu, onun yerine ıslah etme vardı. Amaç çağa uygun, yeni bir düzen kurmak değil, çağın koşullarına göre eskiyi ihya etmekti, yeniden yaşamaktı
-
2024-07-24 21:23 Zorunlu da olsa, kaçınılmaz da olsa, devlet çöküyor da olsa bu akıl değişim gerektiğini anlamıyordu. Değişim önündeki ikinci engel bu rejimden doğan, bu rejimin kazananı olan sınıflar ve kurumlardı.
-
2024-07-25 08:48 Esasında çağdaşlaşma düşüncesi bile Osmanlı devlet adamlarına batıdan geldi. Getirenlerden biri de bir Hügno olan Rochefort isimli bir Fransızdı. Hügnolar protestan Fransızlar. Katolik kilisesinin büyük zulmüne uğradılar. San Bartolomeu katliamında sayısız Hügno katledildi. Rochefort ve Rochelle bölgelerinde yaşayan bu insanlar askerlikte de çok iyiydi. 18. yüzyılda Fransa dışına göç ettiler. Bunların bir kısmının Osmanlı’ya da geldiği anlaşılıyor. Rochefort, 18. yüzyılın başında İbrahim Paşa’ya bir fen kıtası kurulmasını önerdi. arkebüz ile silahlanmış piyade birliği kurulmasını teklif etti. Kabul edilmesi halinde Cedid nizam yani yeni düzen asker alayları kurmak üzere subay eğitimini ve yetiştirmesini de üstlendi
-
2024-07-25 08:48 Önerilerin büyük çoğunluğuna göre sorun nizam alemden uzaklaşılmasıydı, yapılması gereken de buna dönmekti. Bir de arada askeri reform lazımdı.
-
2024-07-25 08:49 Muhalefet cephesi adım adım bu şekilde kuruldu. Birincisi, yeni ve Avrupa tipi bir ordu kurulunca Ağayanların derebeylerinin askeri desteğine ihtiyaç kalmayacaktı. Bunlar güçlerini ve elbette konumlarından elde ettikleri zenginliği kaybedecekti. Cephenin ikinci aktörü Yeniçeriler oldu. Avrupa tipi ordulara habire yenilen Yeniçeriler, şimdi memlekette de yeni tip bir ordu kurulursa konumlarını kaybedecekti. Konumu kaybetmek demek, parayı kaybetmek demekti. Faize borç veremeyecek, esnaflık yapamayacak, millete haraca kesemeyecek, türlü rezilliğe bulaşamayacaklardı. Onlara bağlı esnaf, tarikatlar ile onlardan geçinenler de Yeniçerilerin peşine takıldı. Cephenin üçüncü ortağı ulema oldu. Onlar da padişahın kısıtlı, dar bir kadro ile çalışmasından huzursuz olmuş, konumlarını kaybedecekleri korkusuna kapılmıştı. Cepheyi destekleyen dördüncü grup yabancı ülkelerdi. Rusya her savaşta Osmanlı’yı gayet rahat yenmekten çok mutluydu. Nizamı, cedidi filan istemiyordu. Bu tarihe kadar paşalara, beylere, rüşvet vererek devlet yönetimine müdahil olan yabancılar yeni düzen karşıtları arasına katıldı. Muhtar sofrası işte böyle kuruldu.
-
2024-07-25 08:49 3. Selim’in bunu da gördüğü anlaşılıyor. Çekirdek kadrosu ile bir tür sözleşme yaptı. Her şey ters giderse reform ekibini feda etmeyeceğine söz verdi. Padişah çevresinde önce 3, daha sonra 12’ye kadar çıkan küçük bir kadro gizli kabine gibi çalışmaya başladı. 72 maddeden oluşan bir plan çıkartıldığı anlaşılıyor. Ama bu planın ne olduğunu bilmiyoruz. Girişilecek reformların finansmanı için İrad-ı Cedid adında bir hazine kuruldu.
-
2024-07-25 08:49 İlk nizamı cedit alayı Levent’te kurulmuştu. Üniformaları Fransız üniformasına benziyordu. Köse Musa Paşa, Boğaz tabyalarında bulunan Laz uşağı yamaklara gitti. Boğaz Nazırı Mahmut Raif Efendi’nin kendilerini kumanda etmeye geleceğini, onlara da Frenk üniforması giydireceklerini söyledi. Gerçekten Mahmut Raif Efendi, Boğaz tabyalarına atanınca kıyamet koptu. Laz uşakları ayaklandılar.
-
2024-07-25 08:50 Üsküdar ve Galata’dan gürük gürü hamal, deveci, arnavut, işsiz, abuk subuk takımları Lazlar’a katılarak koca bir kalabalık haline geldi. İstanbul şehrinde ne kadar hamal, tellak, ırgat ve Türk makulesi, anlayıştan yoksun, Pis ve rezil boş gezen varsa peşlerine takıldı
-
2024-07-25 08:50 Birkaç saat önce canını zor kurtaran ikinci Mahmud tahta çıkmıştı. Üçüncü Selim son günlerini sevgili yeğeniyle geçirmişti. İşte o yiyen bu günleri unutmayacaktı. İkinci Mahmud, onun yaptığı hataları yapmayacak, bu bozuk düzene bir son verecekti