Highlights
-
2024-01-04 12:27 1929 krizinin çözüm noktalarından bir tanesi 2. Dünya Savaşı olmuştu diyoruz. Aslında korkunç bir çözüm. Milyonlarca insanın öldüğü bir savaştan bahsediyoruz. 1. Dünya Savaşı ile karşılaştırıldığında olağanüstü bir ölçek farklılığı var. Olağanüstü bir büyüklük farklılığı var. Bir de yapısı da farklı. Birinci Dünya Savaşı cephelerde geçti ve sadece askerlerin başına bir şeyler geliyorsa geldi. İkinci Dünya Savaşı’nda milyonlarca sivil de öldürüldü ve savaşın yazılı olmayan kuralları da ihlal edildi defalarca. Ve en sonunda atom bombasıyla bu işin üstüne iyice bir tüy dikildi. Korkunç bir deneyimden geçti dünya İkinci Dünya Savaşı sırasında.
-
2024-01-04 12:27 Hitler’in hayatından biraz bahsedeyim isterseniz. Oldukça fakir bir hayat yaşıyor, babasını kaybediyor, işçilik yapıyor, annesini kaybediyor, doğru düzgün okuyamıyor. Sonra da resime ilgi duyuyor yalandan ve fena da olmayan resimler çiziyor ama Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’nden reddediliyor.
-
2024-01-04 12:27 1912’de Münih’e gidiyor. Ve Almanya’yı çok seviyor, Alman hayranı. 1918’de Almanların teslim olmasıyla şoka uğruyor. Ve bu olaydan hiç hoşlanmıyor. Sonra da gardiyanlık falan gibi meslekler yapıyor. Hiçbir yerde de doğru düzgün tutunamıyor. Ve 1920 yılında Almanya’daki küçücük bir parti, Alman İşçi Partisi, böyle %1’lik oyu bile olmayan Gece birahanelerde 20 kişilik, 10 kişilik, 5 kişilik toplantılar yapan küçücük bir partiye üye oluyor 1920’de. Daha sonra bu partinin adını Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi yapıyor. Yani hem nasyonel hem sosyalist. Hem milliyetçi hem de sosyalist.
-
2024-01-04 12:28 Ve 25 maddelik bir program Bu programın ilk maddesi de Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı sonunda. Tıpkı bir git bizim Mondros mütealikesi ile imzaladığımız korkunç koşullar gibi Almanya’da Versay Anlaşması ile her şeyini teslim ediyor. Olağanüstü haklarına felaket ediyor. Çok ciddi bir borç içinde kalıyor. Ordu kuraması hale geliyor. Çok kötü bir anlaşma imzalatıyor Almanya. Ve Türkiye’nin yaşadığı gibi bir kurtuluş savaşı da yaşamadığı için Versailles Anlaşması’nın koşulları devam ediyor 1920’lerle birlikte. Bu anlaşmanın getirdiği güçsüzlüklerden kurtarmayı vaat ediyor parti politikası.
-
2024-01-04 12:28 Ve seçimleri kazanıyor arkadaşlar. 1933 yılında yüzde 44 bir oyla iktidara geliyorlar. Sıradan bir yönetim yapmasını beklemeyin onun. Ve meclis hiç hoşlandığı bir şey de değil. Seçimin hemen ertesinde parlamentodan bir yetki kanunu çıkartıyor. Bu kanun parlamentonun yetkilerini 4 yıl süreyle kabineye devrediyor. Yani meclisin hiçbir yetkisi kalmıyor. Bu kanunu çıkartabilmesi için de meclisin 3’te 2 çoğunluğunu alması da lazım. 3’te 2 çoğunluk elinde değil. Bu çoğunluk nasıl olur? sağlanıyor biliyor musunuz? Parlamentonun etrafını sokak birlikleri kurmuş diyor ESE. Bu ESE kuşatıyor parlamentonun etrafını. Sosyal demokrat parlamenterleri içeri almıyor. İçeri alınmıyor bu parlamenterler. İçeride hızlı bir oylama yapılıyor. Ve oy çokluğuyla bu kanun kabul ediliyor.
-
2024-01-04 12:29 Britanya’yla uzun süreli dostluklar hedeflediğini falan söylüyor ama aslında Britanya başbakanını fış fışlıyor o sırada. Kafasındaki hedefler çok net. 1938 yılına geliyoruz. 1938 yılında artık güçlü bir ordusu var. Otoyollarını inşa etmiş. Ve diğer ülkeleri işgal planını bile hazırlamış durumda. Tankların geçebileceği genişlikteki yolları dahi inşa etmiş durumda.
-
2024-01-04 12:29 Öncelikle Avusturya’nın ilhakıyla başlıyorlar. Çünkü Avusturya zaten Almanya ile bir arada yaşamaya çok gönüllü gözüküyor o dönemde. Ve Almanya ile Avusturya birleşiyor. Hiç savaş falan olmadan. Sonra hemen ardından Çekoslovakya’yı işgal ediyor.
-
2024-01-04 12:29 Ve Sovyetler Birliği ile de savaş içine girmeye başlıyor Adolf Hitler. Adolf Hitler’in hayatı boyunca yaptığı en büyük hata olacak bu. Sovyetler Birliği ile savaşmasaydı dünya tarihi bambaşka olabilirdi. Bizim açımızdan iyi oluyor ama kendisi açısından korkunç ve hatalı bir hareket oluyor.
-
2024-01-04 12:30 Savaşın ilk yıllarında Amerika Birleşik Devletleri’nin arası Almanlarla kötü falan değil. Hatta pek çok Amerikan şirketinin Almanları desteklediğini görürsünüz. IBM, Coca-Cola falan gibi.
-
2024-01-03 13:11 Amerikalılar ve İngilizler geliyor, Hitler Berlin’e sıkışıyor. 1945 yılında Berlin’de Hitler’i yakalayanlar ve Hitler’in sığınana kadar ulaşanlar Amerikalılar değil Ruslar. Yani Sovyetler Birliği Berlin’e kadar geliyor ve savaşın kazananı oluyor.
-
2024-01-04 12:30 Böylece dünya aslında ikiye bölünmüş oluyor. Sosyalizmle yönetilen ülkeler ve liberal ekonomili yönetilen ülkeler, maviler ve kırmızılar. Türkiye ve Yunanistan bu iki ülkelerin sınırında kalıyor. Ve sınırda kalan bu ülkelerin başına çok da iyi şeyler gelmiyor. Çünkü CIA ve KGB ajanları bu ülkelerde cilt atmaya başlıyorlar.
-
2024-01-04 12:30 Solcular sağcı kılığında bombalama yapıyor, sağcılar solcu kılığında bombalama yapıyor. Sol çok fazla kuvvetlenmesin diye sağ iktidarları ABD’ye yardım yapıyor. Bir yandan Sovyetler Birliği buradaki bazı örgütleri destekliyor falan. Özetle, Bu iki ülkenin de sosyalist olmaması için liberal ülkeler çalışıyor. Marshall Yardımları’nın burada çok ciddi etkisi olduğu söylenir.
-
2024-01-04 12:31 Sadece Türkiye değil, pek çok ülke özellikle İngiltere 1980’lerle birlikte bunun krizine girmiş. Yani bu sosyal devletin yükünü taşıyamamaya başlamışlar. Pek çok ekonomi sallantıya girmiş. İtalya sallantıya girmiş, İngiltere sallantıya girmiş, İspanya sallantıya girmiş. Sosyal devletin yükünü taşıyamamışlar.
-
2024-01-04 12:32 Bunun en meşhuru da Hawthorne araştırmalarıdır. Westinghouse fabrikalarına 1920’li yıllarda bir çalışma başlatıyorlar. Ve çalışma aslında şöyle. İnsanlar hangi koşullarda daha yüksek performans gösterirler. Oturma şekillerini değiştiriyorlar. Işıklandırmayı değiştiriyorlar. Beyaz ışıkta mı insan daha iyi çalışır, sarı ışıkta mı? İşte efendim, en verimli sıcaklık hangi sıcaklıktır? Çember şeklinde oturmak mı daha verimlidir yoksa böyle yan yana dizilmek mi daha verimlidir? Teneffüsler, 40 dakika çalışma 5 dakika teneffüs mü daha verimlidir, uzun çalışma uzun teneffüs mü daha verimlidir?
-
2024-01-04 12:32 Japonya’nın kalkınmasındaki en önemli unsurlardan bir tanesi Toyota. Toyota yeni bir üretim metodu geliştiriyor. Aslında Taylor’ın ortaya koyduğum metodu bir adım ileriye götürüyor ve çok daha iyi maaş vererek, çok daha iyi malzemeler kullanarak ve ikinci elde çok daha uzun süre devam eden arabalar üreterek daha kaliteli arabaları daha ucuza üretebilmeye başlıyorlar bu üretim metotları sayesinde. Bu üretim metotları toplam kalite yönetimi, yalın düşünce gibi başlıklar altında ilerleyen yıllarda inceleyeceğiniz metotlar. O yüzden çok ayrıntısına girmiyorum. Toyota’nın Amerikan pazarına girişi oldukça ciddi bir oranda etkiliyor Amerikan otomobil piyasasını.
-
2024-01-04 12:32 Başka bir saldırı da Almanlardan geliyor. Volkswagen. Volkswagen’in kurucusu Adolf Hitler. Adolf Hitler, bir mühendis olan Porsche’e, bildiğiniz Porsche, bana öyle bir araba tasarla ki hem soğukta gitsin, hem sıcakta gitsin, çünkü ben soğuğu da fethedeceğim, sıcağı da fethedeceğim, tozlu yerde de gitsin, buz gibi yerde de gitsin, sapasağlam olsun, kalabalık Alman ailesinin taşısını falan bir sipariş veriyor ve Porsche de ona bildiğiniz Volkswagen üretiyor. Gerçekten sağlam, uzun süre dayanıklı, iyi, sıkı bir araba.
-
2024-01-04 12:33 Ve bu araba, İkinci Dünya Savaşı bittikten sonra da Hitler’in arabası olarak biliniyor ve itibarı çok kötü aslında. Siyah renkli bir araba Hitler’in ürettiği. 1967 yılların sonlarına doğru, Volkswagen, Amerikan pazarında etkili olmak için büyük bir reklam kampanyası yapmak istiyor. Bu reklam kampanyasında DDB Ajansı isimli bir ajansla anlaşıyorlar. Ve DDB Ajans o sırada Amerika Birleşik Devletleri’ne küçük bir ajans. Ve DDB Ajans bir program hazırlıyor. Bu program, bu reklam planı o güne kadar yapılan şeylerden çok farklı. İlk reklam şöyle çıkıyor. Büyük düşün yerine küçük düşün. Küçük düşün diye bir inanç çıkıyor. Kocaman bir sayfa. Sayfanın üst köşesinde küçücük bir vosvos. Altta da şöyle şeyler yazıyor. İşte kaplumbağa’ya benzer bir araba. Çok fazla gaza bastınız mı? Öyle çok fazla gitmez. Bu arabaya biniyorsunuz diye hiçbir kadın size bakmaz. Bilmem kaç kilometreden sonra sarsılmaya başlar ama kapısından tok bir ses çıkar. Böyle garip garip şeyler yazıyor altında. Bu aslında Amerikan kültürüne bir saldırı. Çünkü Amerikan kültürü şudur, büyük düşün, en birinci sen ol, balo kraliçesi sen seçil, işte takımda o son topa vuran beyzbolcu sen ol, smaş vuran basketbolcu sen ol, takımın yıldızı sen ol, sen hep harikasın, en üstte tırman, burası fırsatlar ülkesi, bu felsefeyle kurulan bir ülkedir ABD. Tam tersine, Diyor ki küçük düşün, çok da önemli bir şey değil aslında araba. Sevimli bir şey, tatlı bir şey, bin git işte. Bu mesajı veren enteresan bir kampanya tasarlıyor. Reklamcılar dalga geçiyorlar, ne yapıyor bunlar falan diye. Çünkü reklam kültürüne çok haykırı bir şey. Reklam kültürü şeydir çünkü, hayal kurdurur, sonra o hayale hayran bıraktırır, kendisini o pozisyonda gösterir ve o hayale ulaşmasını ister tüketicinin. Şöyle bir reklam daha çıkıyor, dönemin başlık basketbolcusu Bill Chamberlain. Bu arabaya sığamazsın dediler. Gerçekten sığamadım diyor. İşte Limon diye bir reklam çıkıyorlar. İşte bu araba şöyledir böyledir. Ama yine de kızlar size bakmayacak bu arabaya bindiğiniz için. Başka bir reklam çıkıyor. Hafta içi buna bineceksiniz ama hafta sonu daha havalı diye öbürüyle partiye gideceksiniz değil mi diyor. Başka bir reklam çıkıyor. Hayallerinin altında yaşa. Hayallerinin üstünde yaşayın. Hayallerinin altında yaşa diye bir reklam çıkıyor. gibi, aslında 68 kuşağını yakalayan ve o çiçek çocukları, o özgürlükçülüğü, o savaşmamayı, o kavga etmeme felsefesini yakalayan bir kampanya kurgulamış oluyorlar. Ve bu kampanyanın ardından Vos Vos farklı renklerde üretiliyor. Büyük Vos Vos, şimdi köfteci minibüsü olarak kullanılan Büyük Vos Vos’lar üretiliyor. Onlar hippilerin simgesi oluyor. Ve insanlar Vosvos amblemi göğüslerine takıp gezmeye falan başlıyorlar. Hitler’in arabası bir reklam kampanyasıyla faşizm simgesinden özgürlüğün simgesine dönüşüyor aslında birkaç yıl içerisinde.